6 Ağustos 2016 Cumartesi

İnsanın ne Olduğunu Bilen Var mı





Bana sorarsanız yok!

Doktorlar, psikologlar, sosyologlar kim varsa bazı saygın kuramları kendi deneyimleriyle karıştırıyor ve istatistiğin söylediklerinin yorumlarıyla ambalajlıyor…

İstatistik geleceği gösterseydi borsa uzmanları âbad olur, insanlara dert anlatmaz para basarlardı…

Ellerindeki sıradan, düne kadar ne olduğunu gösteren istatistik haritasıdır; bunu fizik kuramı gibi yutturur borsacılar!

Aslında kamuyu korumak adına yasaklanmaları gerekir!
∘∘∘


Bu durumda, ‘insanı’ öğrenmekten ümidimizi tamamen kesecek miyiz?

Hayır!

Elimizde çok işe yarar, herkesin handiyse parasız ulaşabileceği bir yol var:

Yüksek şiir, roman, oyun…

Hayatın, insanlığın testinden geçmiş klasik olmuş birinci sınıf eserler…

Yalnızca zihinsel hazırlık istiyorlar!
∘∘∘


Bu eserlerin büyüklüğü insanın tarafını tutmadan insanı anlatmasından gelir…

Vasat yapıtlar vıcık vıcık ‘insan pohpohladığı’ için sıradandır…

Popüler denen kitapların çoğunluğu böyledir…

Kötü kitap okumanın da elbet bir faydası vardır:

Zavallı bile olsa her kitap iyi kötü bir mantık uygulamasıdır, ama insanı çarpıtarak büyük fenalık yapar…
∘∘∘


Ben insanı tanımanın kestirme yolunun Dostoyevski (ö. 1881) okumak olduğunu düşünüyorum…

Karamazov Kardeşler’i bir-iki kez hazmetmek en kestirmesidir... 

Shakespeare (ö. 1616) ve Goethe’nin (ö. 1832) yapıtlarında hayatın yanlış kurgusu bütün çıplaklığıyla ortadadır…

Şeytan mı melek mi birkaç adım öndedir kafanızda anlarsınız...

İnsana torpil yapan ucuzluğu aşmıştır büyük yazarlar…
∘∘∘


Fizik verileri kesinliğinde ne zaman öğreneceğiz insanı?

Ümit yok mu?

Bence var!

Fizik, kimya ve biyoloji –fen bilimleri-, yolda bırakmayan güvenebileceğimiz tek dostumuz…

Günün birinde insanı onlardan dinleyeceğiz diyorum…

Umarım o vakte kadar ayakta kalır insanlık!

O zamana kadar yüksek şiir ve edebiyatla yetineceğiz…

∘∘∘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder