Bir türlü kabul etmeye yanaşmayız…
Yanlış olduğuna kendimizi
inandırmak için türlü çeşitli şarlatanlıklara başvururuz…
Hayat mücadelesi denilen çabalar belirsizlik
kapısını unutmak içindir…
∘∘∘
İnsani kırılganlık ve hüznün, düşünce ve hayal
ikliminin değişmeyen unsurları olması…
Ahmet Haşim’in (ö.1933) ünlü
şiirinde “Melali anlamayan nesle aşina değiliz…”[1] demesi…
Çoşku ve hüzün olmayınca
fikirlerin serseri mayın gibi kafanızda dolaşması, özgül bir şekil alıp karara
dönüşmemesi…
Hep andan geleceğe yapayalnız geçtiğimizdendir!
∘∘∘
Kurtulmak için yapmadığınız
kalmaz…
Ailem var dersiniz…
Aşık olursunuz…
Bir adım daha gider evlenirsiniz…
Okullardan diploma alırsınız…
Felsefeye yakınlaşırsınız…
Politika öğrenir, sosyal bilimlere
güvenir, ekonomiye dayanırsınız…
Hepsi gelecek kapısından tökezlemeden
geçebilmek içindir…
Ancak beyhudedir…
Hiçbiri çalışmaz!
Belirsizlik kapısını –gelecek- yine
yalnız başınıza çalarsınız…
∘∘∘
Korkarım sevdiğiniz filozofların çoğu kapıda sizi tanımayacaktır…
Pek güvendiğiniz felsefe, ıstırabınız
biraz derinleşince size dirsek çevirir…
Hiçbir uzman derdinize deva olmaz…
Yaşanmış baharların
istatistikleri, yerini taze kışlarının rakamlarına bırakınca sizden para
kazanamaz uzmanlar…
Dertlerinizi dinlemek bile
istemeyeceklerdir…
Aklınıza yatmıyor mu? Yaşayın
görün…
∘∘∘
Size ne omuz verecek bilinmeze
yürürken?
Hiç terketmeyecek, arkanızda
duracak…
Felsefenin, sosyal bilimlerin,
dostlarınızın yerini dolduracak…
Müzik, edebiyat, şiir, sanat…
Ve de fen bilimleri…
Başkalarına güvenmemeyi kafamızı
duvara çarpa çarpa öğreneceğiz…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder