Yazdıklarını
okur, beğenirsen başkalarına da anlatırsın –yayınlarsın.
Vasatın
yeterince üstündeyse, yeterince gerçekçi, yeterince zarifse, okurlar…
Sorgulamış,
sorularını kendin yanıtlamış, doğruyu, güzeli ve etik’i bulmak istemişsindir;
Yalnız
başına.
∘∘∘
Tartışmak
ise apayrı bir zanaat…
Sorgular,
kendi cevabın yoksa bile karşıdakinin ayaklarına dolarsın kafandaki açmazı.
Amacın
karşıyı çuvallatmaktır.
Çok
azından öğrenirsin; oh çekmek, içini rahatlatmak için sahneye konur tartışma.
∘∘∘
Düşünmek
ve kendine anlatmak yaşam sevincini artırır.
Tartışma
sonunda ise bataklığa düşmüş, sürüne sürüne zor bela kıyıya çıkmış gibi
hissedersin:
“Bir
daha bu balçığa girersem…”
Ruhunu
temizleyecek ilaç ararsın ararsın!
∘∘∘
Çok
az kişi dinleyerek fikrini değiştirir; onlar da sormaya önceden başlayanlardır…
Kendi
kafana daha kuvvetle sarılırsın tartışma sonunda.
∘∘∘
Tartışma
sefalettir, düşünme yeni dünyalar kurmak...
Birinde
sevincini yer bitirir diğeri üstüne koyarsın.
∘∘∘
Yalnızca
kendi kafanla ikna olursun.
Tartışmanın
zehri, insanların birbirlerini ikna etmek istemesinden kaynaklanır.
Düşünceni
anlatmaz karşıdakini ikna etmeye çalışırsın;
Tuzak
buradadır...
Kimse
ikna edilmeyi sevmez...
∘∘∘
İlle
de sorularına yanıt arıyorsan oturup yazacak ve de gündelik sohbetlerde okul
kantinivari tartışmalardan kaçacaksın…
Tabii,
sevinç depolarını hovardaca yemek istemiyorsan…
∘∘∘
Tartışmak
yasak mı?
Elbette değil; o söyleyecek ardından sen söyleyeceksin…
Arada
doğru anlamak için bir iki küçük soru belki…
İkna etmek için sidik yarışına girmeyecek kimse…
O
görev herkesin kendisine düşüyor…
Deneyin
yaşam daha güzelleşecektir…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder