İyi niyetli budalaların düştüğü büyük krizdir, insanın insanla bunalımı.
Kolayca düştüğün tuzak…
Kafanı
kullandığını sanırsın aslında peşinden gittiğin duygularındır…
∘∘∘
Elinde
çekiç varsa her şeyi çivi görürüsün!
Bu
işin bir yanı…
∘∘∘
Diğer
yanı da şu:
Elinde
çekiç yoksa herkes kafama vuruyor sanırsın…
∘∘∘
Birisiyle
ilişki kurman –eşin dahil- bu iki birbirini yiyip bitiren duygunun mayalanmasıyla
yapılmış şarapla kadeh kaldırmandır…
Her
ilişkin doğal bir kriz kaynağıdır…
∘∘∘
Ben
kaçarım, diye düşünme kimse kaçamaz…
En
çok da en yakınınla risk altındasındır:
İstediğin
kadar elindeki çekiç kimsenin başına değmesin diye hayatını ver; yanındaki o
çekici sürekli kafasına vurduğunu hayal etmekten kendini alamaz!
Düşünce
– duygu karışımının bir lanetidir bu!
Bunları
Schpenhauer’den[1]
(ö. 1860) de okuduğumda şaşırıp kalmıştım…
∘∘∘
Çare?
Çaresi
yok!
Olabildiğince
mesafeli, olabildiğince dengeli, enseye tokat ilişkiden uzak, hep tadında
bıraktığın ilişkilerle yaşamak…
En
yakınlarınla bile; hatta önce en yakınlarınla…
∘∘∘
Hata
yapacaksan yalnız kalarak yapacaksın olmadık ortaklıklara kalkarak değil!
Yoksa
hayatın çekici ‘vurdun–vurmadın’la heder olup gider; yaşıyorum sanırsın…
Hayata
lanet yağdırırsın…
∘∘∘
Her
çare’nin bir bedeli vardır!
Sıradanlığı
aşmadan bu ilacı içemezsin…
Başkalarıyla
yeterince dengeli ilişki, kendinle yeterince sıcak ilişkin varsa olasıdır…
∘∘∘
Dediklerim
okularda söylenenlerle taban tabana zıt biliyorum…
Onlar
daha çok para kazanmak için…
Benimkilerin
derdi daha iyi yaşamak…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder