Televizyonda
seyrettiğim en az palavra olan şey futbol muhabbetleri…
Ne
denli basitse o denli karmaşık ve olumsal olan bu sporun yorumcuları, eski
futbolcular…
Türkçe
ile yakınlıkları yok;
Kalabalıklar
önünde konuşmaya yabancılar…
Akıl
yürütmenin hangi sağlam mantık’a yaslanması gerektiğini belli ki hiç
düşünmemişler…
∘∘∘
Cem
Yılmaz, birliğinde tedavi olduğu sağlık personelini şöyle anlatıyor:
“Hasta
olarak gelmişler…
Kendilerini
yetiştirmişler…”
Futbolcular
da öyle:
Formaları
soyunup stüdyoya gelmişler; kendilerini yetiştirmişler…
∘∘∘
Zannettikleri
kadar zor olmadığını görerek pek şaşırdıklarını sanıyorum:
Doğru
zaman ve doğru yer sözlerinde olduğu gibi, alacaksın bildiğin tüm isimleri ‘doğru’
sözcüğünün kuyruğuna takıp cümle içinde kullanacaksın…
“İnanamıyorum,
bize niçin bunca para veriyorlar?” diye çoğunun aklından geçiyordur...
∘∘∘
İşini
hakkıyla yapanları tenzih ediyorum…
Diğerleri
anlatıyor:
Hoca
mı başarısız?
“Doğru
zamanda, doğru kararları alamıyor… Futbolcuya doğru taktik veremiyor, rakibe
göre doğru oyun planı yaratamıyor...
Doğru
ilişki kuramıyor oyuncularla…
Kim meydan
okuyabilir?
∘∘∘
Futbolcu
mu iyi değil?
“Doğru
zamanda, doğru yer tutmayı, doğru pozisyon almayı bilmiyor. Doğru vuruşu
seçmeyi ve seçtiğini doğru vurmayı bilmiyor…”
“Doğru
hayat yaşamıyor, hep eğlence, hep eğlence; doğru oyun çıkar mı bu adamdan?”
Kim
ne diyebilir?
∘∘∘
Adam
iyiyse her şeyi doğru yaptığını söyleyeceksin; kötüyse hiçbir şeyi doğru
yapmadığını…
Ve
de sen işin uzmanısın; doğru zaman, doğru yer uzmanı!
∘∘∘
Bizim
futbol yorumcularının eline bu ucuz silahı veren Aristoteles (ö. m.ö 322) duysa
şöyle derdi:
“’21.
yüzyılda insan yanlış zamanda yanlış yerde!”
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder