19 Temmuz 2017 Çarşamba

Tünel




Dünyanın içinde düştün.
Dilini öğrendin, aklını belledin, zevklerini yüklendin, doğrularını kavradın…
Hepsi içine işledi, sevdin…
∘∘∘

Yetmedi…
Bir eksiklik vardı, sezdin ama ne olduğunu çıkaramadın.
Ritim ters, renk donuk, ruh yabancıydı…
∘∘∘

Sekse rastladığında başın döndü; aklından çıkardın terslikleri, uyumsuzlukları, sevimsiz ruhları.
Tatsızlıklar buharlaştı; evinde hissediyordun artık…
Girdiğin tuhaf bir tünel;
Hesabını ilerde ödeyeceğin, kaybolanları çıkınca yeniden göreceğin…
∘∘∘

 Dağlara oyulan tuhaf yoldasın, karşı cins başını döndürdü, tüneldeki sarhoşluk yılların başladı…
Tünel bir bakarsın boşa harcamış en canlı yıllarını…
Bir de bakarsın aşka alıştırmış seni…
Başın dönünce zamanı unuttuğunu görürsün, yaşayarak…
Sıkma canını ortalama insan böyle tanışır hayatla…
Seks tünelinden geçerek…
Ödediğin bedel aşkın diyetidir.
Yaşamın hepten aşk olduğuyla yüzleşmenin diyeti…
∘∘∘

Tanrı’nın sevgilisi, yetenekleri paçalarından akan küçücük bir azınlık dışında kimse tünelden kurtulamaz.
İnsanlık, büyük kalabalıkları ayakta kalmak için didişmeye mahkum etmiştir…
Kalabalıklar tünele girer ve kaybolur!
Ve çıkamaz!
Erkeği yer, yapabildiği kadar seks yapar, ölür…
Kadını çocuklarına bakar, ölür…
İnsanlığın kendini yok etmenin ucuna gelmesinin nedeni budur!
∘∘∘

Tünele herkes girer, marifet çıkabilmektedir…
İçindeki Tanrı’yı yakalamak…
Odur asıl aşk!
Yaparken, zamana ve acılara ve dünyanın saçmalıklarına direnmeni sağlayan iştir ...
∘∘∘

İnsan mutluluk değil aşk arar; ama farkında değildir…
Mutluluğa razı olur.
Mutluluk aşksızlığın avuntusudur!

∘∘∘




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder