Hakemler endüstriyel futbol ajanlarıdır,
müşterilerini tatmin etmek isterler.
Karar satarlar…
‘Doğru’ isteyene doğru, ‘uygun’ isteyene ise ‘uygun
karar’ servisi yaparlar.
Böyle başa, derler, böyle tıraş…
Bilinçli, bilinçsiz…
∘∘∘
Düşündüğümüzün tersine ‘karar’
dediğimiz şey ‘duygu’nun galebe çalıp at koşturmasıdır.
Aklınıza gelen fikirler duygu
haritanızın değişik bölgelerinde çakar...
Tehlikeli, kuşkulu, zararlı, düşman çoğaltan, alkış alan, kariyer için
tehlikeli, aptal olma oğlum, dünyanın ahmağı ben miyim, dünyayı ben mi
düzelteceğim…
Saniyeler içinde yıldırım hızıyla yol alır sihirli ışık…
Parıldadığı yer sizin
kararınızdır.
∘∘∘
Bizler zorunlu olarak düşünen
makineler değiliz; hisseden makineleriz
düşünmeyi de becerebiliriz…[1]
Hakemler de öyle…
İnsanlar beyinlerini kendileri yapar ama bunun farkında
olmazlar.[2]
Hakemler de öyle.
∘∘∘
Fikirleri beyin haritanda sınaya
sınaya farklı kültürlerde yaşarken beynini
oluşturursun.
Farkında varmadan…
Genetiğim böyleymiş sanırsın; aslında
kendin yapmışsındır.
İki ayrı kültürde yaşamışsan iki duygusal haritan olur.
Nerede nefes alıyorsan o haritaya can
verirsin.
∘∘∘
Sıkışınca taraftarını ve futbolcularını motive etmek için hakemi ‘şeytan’ ilan eden hocaların
ve yöneticilerin kültüründe hakemler duygu
haritalarıyla korunurlar.
Yöneticiler, teknik direktörler, futbolcular ve taraftarlar bu kültürün ana unsuruysa hakemlerin tarzından onlar sorumludur.
Hakemlerin haritalarını onlar çizerler.
∘∘∘
Avrupa’dan ülkesine gelen Türk
hakem girişte vitesi değiştirir.
Türk duygu haritasına geçer…
Maçı öyle yönetir...
İşçilerimizin otomobil kullanması
faklı mı?
∘∘∘
[1]
Antonio Damasio (d:1944),sinirbilim ve nöroloji profesörü.
[2]
Catrine Malabou (d: 1959), Fransız filozof.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder