30 Mart 2016 Çarşamba

Boşluğa Yürümek



Sabah kalkmışsın ne yapacağı belli,  o günü de yatay yaşayacaksın.
Geçmişten geleceğe kurduğun zamanın izinde…
Şeylerin peşinde, hırçın…
Ama güvenli.
Donuk bir kireç taşından olmayacak pırlantayı yontmak gibi sevinçsiz…
∘∘∘

İçindeki boşluk sığınağındır bilirsin; ama inemezsin, çekinirsin.
Korku dağları bekler…
Kendinle karşılaşıp bildik hayata ‘hayır’ demekten ürkersin.
Korkulu rüya görmektense uyanık yatmak evladır dersin.
Tavadaki balığa razı olup denizdeki balıktan kaçarsın…
∘∘∘

Boşluğa yürümek cesaret ister çoğu kez de gözyaşı…
Yürümemek ise güvenli ölmek!
∘∘∘

Zor olan kalabalıklardan ayrı yalnız yürümek…
Sağduyuya direnmek…
Birikim, bilgi ve riske karşı durmak ister.
Yeteneğine de güven…
∘∘∘

Gündelik hayatta kararlarını, yaşam boyu biriktirdiğin duygu haritasında sınarsın.
Bir yere mi gideceksin?
İçindeki sesi dinlersin, ne diyecek?
Duyduğun sevinç ise yürürsün…
Hüzün, koyu üzüntü veya acıyla vazgeçersin…
∘∘∘

Boşluğa inerken durum değişiktir…
Acının üstüne üstüne gidersin, bu kararı duygularına danışarak almanın yolunun olmadığını anlamışsındır…
Ya vazgeçip teslim olacaksın ya da acıya bodoslama dalacaksın…
Gözyaşları vücudunun acıyı yatıştırma gayretidir…
∘∘∘

Hiçbir adımını saatlerce katıla katıla ağlayarak atmadıysan kendi boşluğuna hiç dalmamışsın demektir…
Evini, sevdiklerini geride bırakarak terketmek  ağlamadan olmaz!
Kokusunu tanıdığın topraklardan ayrılırken  gözünden yine yaşlar süzülecektir. 
Boşluğa dalmak fabrika ayarların olan duyguları parçalamaktır.
Acısız olur mu?
Bir bardak suya bile para ödediğiniz dünyada kendini bulmanın hiç mi bedeli olmasın?

∘∘∘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder