Adam 113 yaşında. Gazeteci dünyanın
en yaşlı insanı diye yakalamış, haber çıkarmak peşinde.
İşte size uzun yaşamanın sırrı, diye patlatacak…
Gözlerinden çakan coşkusuyla soruyor:
“Uzun yaşamanızın sırrını bize söyler misiniz?”
Donuk bakışlarını oynatmadan, saat kaç sorusunu yanıtlıyormuş gibi ölgün
bir sıradanlıkta,
“Bilmiyorum…” diyor, ihtiyar.
∘∘∘
Gazeteci dondurmasını düşürmüş çocuk gibi vurgun yemiş olmalı.
Uzun yaşayacaksın ama nedenini bilmeyeceksin!
Neden-sonuç kafesinin mutlu kölesi
acar gazeteciye bunu anlatamazsınız.
“Tuhaf bir cevap…” diyor.
Düş kırıklığını saklamadan…
∘∘∘
21. yüzyıl insanıdır gazeteci.
Geçmişle geleceği birleştiren ‘düşünce’
köprüsünde bir ileri bir geri tüketir ömrünü.
Şimdi’yi
es geçer.
‘Şimdi’
düşüncesizlik durağıdır. Düşüncesizlik bilinçsizliktir ona göre…
Gerçekte, düşünce için bilinç
zorunludur, ama bilinç için düşünce gerekmez! Sağduyu böyle demediği için gazeteci
etkilenmez.
∘∘∘
Yaratıcı
olan düşünce değil, düşüncesizliktir.
Hayatı keşfetmek, düşünceyi yalnızca bir araç gibi
istediğinizde devreye soktuğunuz ‘şimdi’nin dünyasını bulmaktır…
Tüm dinler, Doğunun meditasyonu, İslam’ın
namazı, sizi düşüncenin elinden kurtarmanın peşindedir.
Şimdi’de
kalın isterler.
∘∘∘
Amaçsız, arzulamadan, istemeden, yalnızca bilge
olmak…
Amaç koymak, düşünmeye başlamak, şimdiden
kopmaktır…
“Buda’dan alıntı yapma Buda ol!”[1]
Gazeteci’nin şaşkınlığını giderebildik mi
acaba?
Bilmiyorum…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder