17 Mart 2016 Perşembe

Kasaba


Zamanın ruhu kapitalizmin yelkenlerini şişirmeye henüz başlamıştı. Kasabadan büyük şehre okula taşındığımda…
Şimdilerde ruhlar karışık.
Kuzeyden esen poyraz, adına küresel denen köktenci piyasanın bayrağını dalgalandırıyor.
Güneyin lodosu ise şehirlerden kasabaya gerisin geriye üfürmeye başladı. Bu rüzgâr beni de aldı.
Büyük şehirden kasabaya döndüm.
Bugün beşinci günüm.
∘∘∘

Yerleşiyorum.
Sorumlu duran gençten birkaç askı istedim. Karşıdaki marketi gösterdi.
Aşçı başı kahvaltı ve öğle yemeği veriyor. İlk gün yanıma geldi. İstanbullu bir müşteriye müdürlerinin ne karşılık verdiğini anlattı.
Kadın, ne kadar rahatlar hiç aldırmıyorlar, diye çalışanlardan yakınmış.
“Biz,” demiş müdür, “burada rahatlığa alışmışız… Olduğumuz gibi kabul edin…”
“Ben de bu nedenle burada değil miyim” diye düşündüm.
∘∘∘

Öğleyin küçük bir kafede tost yedim. Bahşiş bıraktım.
Genç arkamdan seslendi:
“Ağabey bu ne?” Bahşişi gösteriyordu.
“Siz de böyle adetler yok mu?”
“Yok be ağabey, al bunu. Ben öğrenciyim…”
Utandım.

Ücretli Mangal Yeri: 10 TL


Dün komşu kasabanın –belediye- projesine hayran kaldım!
10 dönüme yakın bir ormanda, her birinde 7 dev –teneke- mangal olan 9 sıra, 63 mangal…
Girişteki tabelada ” Ücretli Mangal Yeri: 10 TL” yazıyor.
∘∘∘


Neden insanın her projesi geri tepiyor?
İyi ve kötü bilgisinin ağacının meyvesini yiyip cennetten kovulduğumuz için mi, teneke mangalların ormanı iğdiş ettiğini göremiyoruz?
Ümit yok mu?
∘∘∘




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder