3 Ekim 2017 Salı

Üstümdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlak Yasası




Ruhunu saygı ve hayranlıkla dolduran düşünce alanların ve yapacak işlerin varsa şanslısın…
Yoksa, nasıl katlanacaksın hayranlıkların sarhoşluğu olmadan bu kederli yolculuğa?
∘∘∘

Seksen yıllık ömründe her gününü aynı rutinde, aynı şehirde yaşamış…
“Dünyayı anlama” maceramızın büyük düşünürlerinden Kant (ö. 1804) kendine hayat veren anlam kaynaklarını şöyle açıklamış:
“Ne kadar düşünürsem o kadar içime saygı ve hayranlık dolduran iki şey var: Üstümdeki yıldızlı gök ve içimdeki ahlak yasası…”
∘∘∘

Yıldızlar ve vicdan…
Anlamaya çalıştığı şeyler Kant’ın…
Seksen yıllık ömrünü, saygı hayranlık içinde coşkuyla geçirmesi sağlayan şeyler.
∘∘∘

Zamanımızın ruhu, saygıdan, hayranlıktan rahatsız…
“Kazan da nasıl kazanırsan kazan…” çağındayız; içindeki saygı sana zarar verir, hayranlık yumuşatır seni…
Sıradan, tekdüze, zombi yaşama katlanamaz duruma düşersin, paradan uzaklaşırsın…
∘∘∘

Saygıyı unut, hayranlığı yanına yaklaştırma;
Onları hak edenler yalnızca –para- kazananlardır… Piyasa böyle der, böyle düşüneni sever…
Yıldızlar kafa karıştırır, ahlak piyasayı bozar…
İşin içine durduk yerde (!) hayatı sokarlar!
∘∘∘
  
Hayat piyasaya çelme takar:
Canlılardı, iklim yıkımıydı, kömür yağmuruydu, karbondioksitti, sera etkisiydi…
Ardı ardına sıralar gereksiz şeyleri…
Piyasa zombilerinin keyfini kaçırır…
∘∘∘

Karar zamanı şimdi:
Zamanımızın zombi ruhuna mı uyacağız;
Saygı ve hayranlık isteyen hayatın ruhuna mı?

∘∘∘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder