Dünyanın
kurgusu bozuk demişsin, başka bir dünya istiyorsun…
Ama
sıkça hayal kırıklığı yaşıyorsun…
Acaba
yanlış mı düşünüyorsun?
Değil…
Ana
yol doğru olsa bile, ciddi bir taktik hatayı –kuşkulanmadan- yapıyor olman mümkün…
∘∘∘
Ehveninden
bir rahat yaşamı alacaksın, üstündeki yanlış yaşam giysilerini çıkarıp
atacaksın…
Tüm
yapman gereken bu!
Ama
olmuyor, rahat yaşamın şaşalı olanıyla kişiliğime hava pompalamazsam ne yaparım
endişesinden ruhun buz kesiyor…
Ve ilk
adımda tökezliyorsun…
∘∘∘
Kendinle
yarışmak yerine başkalarıyla didişiyorsun kafanda.
Her
sabah bir öncekinden daha sevinçli uyanıyor muyum?
Başka
ölçüler vız gelir, demen gerekirken…
Kulağın
zamanın gevezeliklerine hep açık: reklamlar, arabalar, evler…
Satın
alınmaya çalışılan sevinçler…
Boş
bir koşuda nefes tüketerek kaybolduğunu ilerde anlayacağından habersizsin...
∘∘∘
Biliyorum
dediklerin, zamanın ruhunun kulağına fısıldadıkları olabilir mi?
Zamanın
oyun kurucularının sana biçtiği elbiseler…
Saman
alevi gibi harlayıp yok olan sahte sevinçlerin kuyruğunda tükenen hayatlar…
Razı
olman, kendi oyunundan kopmandır;
Hakiki
sevinçleri unutman…
∘∘∘
Bugün
ne yiyeceğim endişesi ile bugün nasıl
vakit geçireceğim endişesi aynı
zehirli kümenin ruhuna saplanan oklarıdır.
İlki, insanın çirkinlikten
ve kötülükten arıtamadığı arzularının topluma bulaşmasının sonucudur;
Çaresizsindir…
Ama ikincisi, ruhunu yeterince beslemediğinin
göstergesi;
Başka
bir dünya aramanın hakkını vermemenin…
∘∘∘
Ücretli
zorunlu çalışma rahat yaşatır belki, ama hep bir eksikliğin boşluğunda
yalpaladığını sezersin, bir anlam veremezsin…
O
boşluk senin renklerini taşıyan “başka bir dünya”nın eksikliğidir.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder