Normalin
kolay ulaşamadığı tepeler vardır…
Deha
kolay çıkar.
Uçarak
belki de…
Quantin
Tarantino (d. 1963) filmleri izlemişsindir:
Kill
Bill, Ucuz Roman, Rezervuar Köpekleri, Soysuzlar Çetesi, Zincirsiz…
Perdeye,
ekrana yapışırsın…
∘∘∘
Ama
içinde garip bir boşluk, bir şeylerin, hem de epey önemli bir şeylerin eksik
olduğunu mırıldanıp duruyordur…
Keyfine
limon sıkmak ister gibidir:
“Tarantino
kaç 'Oscar' alırsa alsın, ilk bir-iki filmini zevkle izlemiş olsan bile sinemadan
çıkarken yaşam sevincinin yenilendiği hissini yaşamazsın…
Zamanı
unutmuş ancak yarınına taşıyacak bir sevinç almamışsındır…
Stanley
Kubrick’in (ö. 1999) Full Metal Jacket’inin ardından yaşadıklarının yanına bile
yanaşamazsın…
(Full
Metal Jacket çekilmiş en iyi savaş karşıtı fildir.)
Dünyaya
ilgisiz sığ deha ile dünyayı derinlemesine kavramaya çalışan üstün zekânın ayrımıdır
bu.
∘∘∘
Cem Yılmaz’ı
–Türk Jerry Seinfeld’i- bu ikisi arasına nereye koyabilirim diye düşündüm.
Hiçbirine
benzemiyor, ikisinin arasında bir deha…
Kubrick
gibi insanı acımasızca kurcalamazsa bile gündelik hayatın saçma boşluklarını mizahın
–şakanın- keskin kılıcı ile karıştırıp duruyor.
Tarantino’dan
çok daha derin…
Gösterilerinin
sonunda bir boşlukta hissettiğin doğrudur; ancak bu Cem Yılmaz’ın değil mizahın
yarattığı bir anlam daralması –boşluğu- sonucudur.
Acımasızca
tuhaflığı kahkahaya çevirir, ama öfkeyi besleyip umut vermez mizah…
∘∘∘
Tarantino,
Kubrick, Yılmaz…
Her
biri şöyle veya böyle birer deha, kuşku yok.
Gidecekleri
yere uçarak çıkıyorlar…
Ya
ortalama insan?
Çaren
yoksa sürünerek tırmanmayı deniyorsun…
Ben
şöyle teselli buluyorum:
“Tepelerde
hem kuşa hem yılana rastlanıyor…”[1]
Deha
uçar normal sürünürmüş ne gam…
Elverir
ki kişiliğinde boşluk olmasın.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder