13 Ekim 2017 Cuma

Zorunlu Çalışmaya Cehaletin Mahkum Eder



Bilgiye inanmazsan kadere teslim olmuşsundur.
Her halükârda kadere karşı savunmasız değil miyiz?
Öyleyiz; gerçekten elimizden bir şey gelmediği durumlarda çaresiziz…
Kader surlarında gedik açan biricik silahtan söz ediyorum: Sağlam bilgi…
Yine de boynun kıldan incedir, bilirsin, kaderin egemen bölgelerinde…
Arada bir de olsa kafa tutabilmek yeter sana…
∘∘∘

Zorunlu çalışma büyük kâbusundur, örneğin…
Bunu görünceye dek kendini kürek mahkumu gibi çalıştırırsın…
Gereksinimlerini azaltarak mahkumiyetini azaltmak yerine, sistemin gazına gelir, teknelerine sadece tüketim yelkenleri asarsın.
Günün rüzgârları şişirdikçe yelkenlerini, can sıkıntısından kurtulmak için  para harcarsın... 
Vakit geçirerek ölürsün, mutlulukla yolun kesişmeden;
Emekle sahip olacağın zevk, el ve zihin becerisi ister mutluluk çünkü;
Bunlar, para için kölelikte –zorunlu çalışmada- işe yaramaz, ama mucizelerle tanıştırır seni…
Zamanı unutur büyülenirsin!
∘∘∘

Beceriyi bulmanın yolu bilgidir;
Yetenek ve şanstan başkasına inanmayanlara anlatmak zordur, ama bu böyledir…
Yetenek bol kepçe ancak şanslı olanlara sunulur, doğa adaletsizdir…
Senin yapmak istediğin ise şanssızlığa karşın olabildiğince kuyruğu dil tutmak değil midir?
Bunun için elindeki tek silahındır bilgi…
∘∘∘

Kaçınılmaz ve doğal bir etkinlik değildir zorunlu çalışma…
Toplum istemediğin bir şeyi yapmanı istiyorsa senin için yapılmamış bir kural vardır ortalıkta...
Tembel diyecekler sana; çalışmak istemiyorsun diye, işe yaramaz, verimsiz, beceriksiz olacaksın.
Düşünceyle direneceksin; “çalışmak” isteyerek yapılandır, kaçınılmaz olan cezanın infazıdır…
∘∘∘

Hepimiz sistemin zokasını yemişiz…
Bunlar tuhaf ve aykırı geliyor…
Yanlışların dövmesi işlenmiş beynimize, kendimize dönmemiz sanki günah…
Öldürüyor zorunlu çalışma, ayakta kalmak için intihar…
Dövmeleri temizlemeden yaşama dönmek hayal!  
                                            ∘∘∘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder