Ya
da hem Nietzsche (ö. 1900), hem J.S. Mill (ö. 1873)…
Nietzsche: Sürekli kendini mükemmelleştirmeni, öneriyor…
“En
üstün insan –üstinsan- oluncaya dek!”
Marks
(ö. 1883): Rekabet yerine sosyal dayanışma, diyor…
J.S.
Mill (ö.1873): Faydacı toplum, feminist toplum, özgür toplum, yoluyla dayanışma
halinde olalım, istiyor…
∘∘∘
Hem mahrem
özerklik ve özyaratım; hem sosyal dayanışma…
İstediğinden,
istediğin kadar olabilmek…
Aynı
anda hem kendin, hem toplum…
Sınırları
sen çiz!
∘∘∘
Olmazsa
olmazlar şunlar:
Yeteneklerine
göre, kendini yeniden, yeniden yaratman için;
Asgari
düzeyde bir refah düzeyi, bu bir…
İkincisi
ise özgürlük…
Birisi
yoksa, oyun yok!
∘∘∘
Kendin
de toplum da emek istiyor;
Yalnızca
birinin gölgesinde eğlenebilirsin…
Yine
de diğerini boşlayamazsın hepten;
Hem
kendin hem toplumsun sen!
∘∘∘
Nietzsche,
Proust (ö. 1922), Nabokov (ö. 1977) kurmaca insanları daha çok seviyor…
Özyaratım
büyüsüyle sarhoş yaşamışlar…
Her
gün yeni bir benlik için uyanıyorlar; nefes aldıkları sürece işleri ruhlarına 'bodyguard'lık…
Kalabalıklardan
ve Hegel’in (ö. 1831), Marks’ın, J. S. Mill’in mahallesinden kaçıyorlar.
∘∘∘
Ya Marks
ve J. S. Mill ne yapıyor?
Yaşamaya
değer topluma adıyorlar kendilerini.
Yeteneklerine
göre kendini yeniden yeniden yaratacağın topluma…
Özyaratım için hava ve su gibi gereksindiğin refahı yaratacak topluma…
Özgürlükleri
sunacak topluma…
∘∘∘
Hangi
mahallede oturacağına sen karar verirsin vermesine…
Ama istersen
bulutlara çık, kendini yarattığın kadarsın…
Geri kalansın hayatından
kovduğun ‘yanlış yaşamlardan’…
Ne
felsefenin, ne ideal toplumun senin ‘yanlış hayatlarını’ düşünecek hali var!
Sağduyuya
teslim olmuş, dökülen insanlığın parçasıyız bugün.
Boş vermiş
insanlığın…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder