İnsanı
en iyi anlatan, mitolojinin Cennetten kovulma anlatısıdır:
Meraktan
içi içini yediğinden Cennette rahat edememiş, yasak meyveyi yiyerek
kovulmuştur insan…
∘∘∘
Kendisi
dışında biriyle yarışınca lanetleniyor bizim muhterem türümüz!
Ruhunun
fırtınalardan uzak kalması istersen yalnızca kendinle yarışırsın…
Kimseden
bir şey istemeden yaşamaktır, “hümanite”, hümanite” diye göklere çıkardığımız hayali varlığa yakışır
biçimde yaşamak.
İnsanlar
birbiriyle yarışınca yaratıcılığını kaybediyor;
Ne
kadar olumsuz his varsa yükleniyor, nükleer atık çöplüğü gibi içine gömüyor zehirli
duyguları…
İçin
için yiyip bitiriyor kendini…
Anlayarak
bakmayı unutmuş, canlılarda yaşamın dışında gizli hedefler arayan, sığlıktan
kurumuş, derinliği kalmamış, hayata dar gelen ucube bir tür…
∘∘∘
Yarışarak,
“Hayal gücünün ancak beyhude iken verimli olduğunu”[1] unutuyorsun…
Amaçlı
bakışlar hayal kuşunu ürkütüyor; kaçışıyor kuşlar…
Kafandaki
yuvaları harabeye dönüyor; geri dönmüyorlar…
Aslında
köhneyen sen oluyorsun; tüketim dolabında dönen kölelere dönüyorsun…
Acımadan
hayvanları düşürdüğümüz kapana kendimiz sıkışmışız, ayırdında değiliz…
Tüketim
sarhoşluğundan…
∘∘∘
Olduğundan
önemli görünme telaşı kafanı dağlıyor; kibir, öne çıkma, karşındakini geriye
itme, her şeyi bilme, güçlü görünme, güce eğilme…
Ve
bu duygularının kanatlarında iletişim!
Hayattan
düşüyorsun…
Ortalığa
bakacak yüzü kalmıyor ruhunun!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder