2 Ekim 2016 Pazar

Ahlak






Ahlak insanın kendine ve topluma karşı varolmaya çalışması, dayanmasıdır.

İnsan ancak herhangi bir canlı kadar doğanın parçadır.

İyiyi kötüyü, güzeli çirkini barındıran ve ille de yaşamak isteyen vahşi yaşam duygusunu içinde taşır.
∘∘∘


Toplumun da bir parçasıdır insan ve bunun sırtına yüklediği iyiler ve kötüler de değişmez kargosudur ruhunun.

İçindeki vahşi yaşam duygusuna, sırtındaki toplumsal kargosuna karşı kendini savunur.

Dünyayı aklıyla ve ruhuyla -kalbiyle- kavramanın peşindedir…

Kendi büyüttüğü duygusal haritasıyla sınırlar aklını…

‘Düşünce’ dediği duygularıyla aklının çektiği çift atlı arabadır.

Aslında bu araba ‘ahlak’tır…
∘∘∘


Ahlaklı olmak, doğanın ve toplumun karşısındaki duruşun için kendine hesap vermektir.

Bunun için mücadele etmektir…

İyimser, kötümser, umutlu, umutsuz olman ayrıntıdır…

Beğendiğin duruşun için çaba harcarsın…
∘∘∘


Amaç, ahlakı –hayatı- bozar…

Hayatın önüne koyar…
∘∘∘


Ahlak, doğal adaletsizlik tanımaz…

Gücüm yetiyor mu, yetmiyor mu diye bakmaz…

Sonunda başarı veya başarısızlık umurunda değildir…

İyimser veya kötümser olmak, öncelikleri arasında yer almaz

Fizibilite yapmaz ahlak…

Kâra zarara aldırmaz…

Faydayı gözü görmez…

Büyümeden hayatı daralttığı için hoşlaşmaz…

Güzel ve doğru ile kan bağı vardır.
∘∘∘


Ahlak bilgiden çok bilgeye yakındır.

Bilgili insanın, gelişmiş insanın, zenginleşmiş insanın önceliği ahlaktan geçmek zorunda değildir…

Bilgenin ise olmazsa olmaz durağıdır ahlak.

∘∘∘

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder