16 Ekim 2016 Pazar

Hayat Piyasaya Aykırıdır






Tüketerek mutlu olmayı ummak, çok yiyerek hayata daha kuvvetli sarılmayı beklemeye benziyor…

Yedikçe kopuyorsunuz!
∘∘∘


Apaçık değil mi?

Niçin düşüyoruz göz önündeki bu tuzağa?

Mesele can sıkıntısıyla baş etmede düğümleniyor!
∘∘∘


Bakmayın sürekli yaşamak istediğimize…

Tanrı, sınamak için ölümsüzlüğü verse elimize, neresinden tutacağımızı bilemeyiz.

Onca vakti can sıkıntısında debelenerek nasıl geçireceğiz?
∘∘∘


17. yüzyılda Spinoza (ö. 1677) yazmış:

Yaptıklarınızın sonunda yaşama arzunuz katlanıyor mu, yoksa yorgun bir kaplumbağa gibi kafasını içeri mi çekiyor?

Yaşam doyumsuz bir şölen sofrasına dönüyorsa doğru yoldasınız…

Değilse çekin kuyruğunu gitsin!
∘∘∘


Kolay bir formülü var, diyor ünlü Hollandalı filozof: sorularınıza uygun cevaplar bulduğunuzu gördükçe yaşam elinizden bırakmak istemediğiniz oyuncağa dönüşür…

Yaşamayı seversiniz…

Ona göre hayat, mutlu olmak isteyenler için basit bir ‘sorup-cevap’ oyunudur…

Cevaplarınızın işe yaradığını gördükçe içiniz açılır, iyi ki yaşıyorum dersiniz…
∘∘∘


Bu, sokağın para kazanma oyunu olan piyasaya terstir…

Düşünce yasaktır piyasada…

Çünkü zordur ve baştan çıkarıcıdır…  

Daha kolayı ve sağlam olanı iyi ilişkiler (!) kurmak, çıkarlarını göz alıcı bir iletişimle bayraklaştırmaktır…
∘∘∘


K.R.Popper’in (ö. 1994) liberalizmi, Kant’ın (ö. 1804) bilgi kuramı üstünde yükselir…

Kant, insanın, hissedilen dünyanın, kısaca hayatın bilgisini hesaba kitaba vuramadığı için görmezden gelmiştir…

Kant’ta yaşam, bilinebilir dediği dünyanın içinde sığışmıştır, öksüzdür... 

Piyasanın da umurunda değildir hayat!

Öncelik her zaman paranındır!

∘∘∘

Kant, Spinoza’yı okusaydı ve ciddiye alsaydı, insan türü kendini yok etme yarışında bu hızla fütursuzca koşamazdı…

∘∘∘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder