Umut düşüncenin beklentisidir…
Düşüncenin anahtarı ise mantık...
Mantığınız ne kadar güvenilirse,
düşünceniz ve de onun beklentisi umut o kadar güvenilirdir…
∘∘∘
İnsan düşüncesi iki türlü mantık
kullanır.
Biri, fen bilimlerinin kilidini
açan ‘yanlışlama’ ile yürüyen ve matematiği
temel alan mantıktır.
Şimdiye kadar icat edilen tek
güvenilir mantık budur.
Adına tümden gelim – deduction- deniyor.
Umutlarına güveneceğiniz tek
mantık…
∘∘∘
Gündelik hayatta bu mantığı
kullanamazsınız…
Vaktiniz yoktur, hayat çok hızlı
akar…
Kumar oynamak zorundasınızdır…
İş adamları, politikacılar,
esnaf, komşularınız hep birer kumarcıdır; siz de öyle…
Hata yaparsınız hep, kafanız bir
duvardan öbürüne çarpar…
Esas olan ayakta kalmaktır…
∘∘∘
Gündelik hayatta kullanmak
zorunda olduğunuz mantık ‘kurbanlık koyun mantığı’dır…
Geçmişe bakar geleceği kestirmeye
çalışırsınız…
Kurban bayramına keyif içinde
girip kelleyi kaptıran koyunlar gibi sürekli ölümcül hata yaparsınız…
Kitaplarda bu mantığa ‘tüme varım’
–induction- deniyor…
Yanlış olduğunu İskoç Filozof David
Hume (ö. 1776) göstermiştir…
Başka çareniz yoktur hayat
bununla döner…
∘∘∘
Gündelik hayatta ‘umut’ dediğiniz
şey işte bu işe yaramaz düşüncenin güvenilmez beklentisidir…
Güzel tarafı: ‘umudunuzun’ da ‘umutsuzluğunuzun’
da güvenilmez olduğu gerçeğidir…
∘∘∘
Peki, umutsuz yaşanır mı?
Elbette yaşanır…
Hatta, hep umutsuz yaşarız ancak
kendimizi kandırırız…
Umutsuzluğunuza – ve umudunuza- güvenmeyin…
Hayatımızın motoru ‘umut’ değil,
uğraşınızdır, mücadelenizdir…
∘∘∘
Yaşam enerjisi denilen şey kendi
mücadelenizdeki ilginçliklerdir…
Gerçekleştirebildiğiniz veya
beceremediğiniz mucizeler…
Umuda ihtiyacınız olmadığını
anlayana kadar mücadeleye asılırsanız göreceksiniz!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder