10 Temmuz 2016 Pazar

Mezarlıkları Hiç Hesaba Katmayız





İçgüdülerimize ters düşer ölenlerin yaptıklarını nirengi noktası almak…

Kalanlara alışır, sever; yaptıkları doğru olduğundan kaldı, sanırsınız…

Rutin doğrudur, dersiniz; yaptıklarınızı –doğruları (!)- yineleyerek yürümeyi güvenilir bulursunuz…

İnsanlığın içine düştüğü ve çabaladıkça battığı bataklık budur…

Kurbanlık koyunlara benzeriz, iyi günlerden geçiyorsak hayatımız hep böyle sürecek diye hisseder mutlu oluruz…

Kurban edileceğimiz aklımıza gelmez!
∘∘∘


Hayvanların ortak yönelişi böyledir…

Köpeğinize bakın, rutinlerine nasıl sarılır…

Yürüyüş yolu değişince huysuzlanır…

Rutinin dışı bilinmezdir; bilinmez riskli…
∘∘∘


Peki rutinde risk yok mudur?

Elbette vardır; ama hayvan düşünemediği için rutine razı olur…

Elindekinin en iyisidir rutin…
∘∘∘


100 bin yıl kadar önce insan türü ‘söz’e kavuşup ‘düşünce’yi derinleştirince kuşkulanmaya başlar…

18. yüzyılda bir İskoç düşünür[1] görür olup biteni…

Alman Kant (ö. 1804) teşekkür eder ona, “Beni dogmatik uykularımdan uyandırdın!” diye…
∘∘∘


‘Fen’de uykudan uyansak bile ‘toplum’da, ‘insanın kendi’nde hâlâ –biraz mecburen- uykudayız…

Gündelik hayatta önemli ölçüde içgüdülerimizle yürümeyi sürdürüyoruz…

Düşünce teknolojimiz yeterince gelişmedi; bulduklarımızı bile uygulayamıyoruz!

Gelişiyoruz diyoruz ama içimizdeki ‘ahlak’ın çürümesini önleyemiyoruz!

Hayatın önüne başka amaçlar geçiyor, görüyoruz ama görmezden geliyoruz!
∘∘∘


Bugün kurulan on şirketin en az yedisi batar…

Onların hepsi işletme fakültelerinde öğretilen para kazanma derslerine uymadıkları için mi ölmüştür?

Biraz düşününce herkes görür ki batan on şirketin sekizi hepsini uygulamıştır…

Peki neden batmışlardır?

Mezarlıkları hesaba katmadan ne ekonomiyi ne de toplumu kavrayabiliriz!

Düşünmeden yaparak ilerliyor, talihe teslim oluyoruz!

Ölen beceriksiz kalan şampiyon (!) oluyor…
∘∘∘



[1] David Hume (ö. 1776).


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder