9 Temmuz 2016 Cumartesi

İnsan Denen Aşağılık Yaratık





Aşağılık mıyız?

Dürüst olanımız var…

Yaratıcı olanımız da…

Hangisiyle özdeş insanoğlu?

Aşağılık mı, dürüst mü, yaratıcı mı?

Yoksa hepsinden bir parça mı?
∘∘∘


İçimdeki yaşam güdüsü öylesine güçlü ki her şeye alıştırıyorum kendimi; her aşağılık koşulda direniyor, ne pahasına olursa olsun ayakta kalıyorum…

Beni böyle görürsen  “İnsan denen aşağılık yaratığın alışamayacağı hiçbir şey yok galiba…”[1] dersin!
∘∘∘


Yaşam güdümüz bunca ağır bastığından, bir de elimize ‘düşünce’ gibi bir silah geçirdiğimizden…

100 bin yıldır dünyadaki diğer insan türlerini temizlemişiz…

Canlı türlerini hızla yok ediyoruz…

Hayatın kökünü kurutuyoruz!
∘∘∘


Tutunacağımız tek dal uygarlığımız, ve içimizdeki ‘ahlak’…

Varsa aşağılık yanımızı bastıracak olan onlar…

Teknolojiyi, hayatı yok etmek yerine ‘doğru yaşamı’ kurma yolunda kullanmamızı sağlayacak olan onlar…
∘∘∘


‘Ümitsiz olmak çare değil’ gibi umudu kökünden söken klişelere sarılmıyorum…

Aşağılık tarafımız, dürüst yanımız, yaratıcı yönümüz…

Hepsi aynı yumağın değişik renkli iplikleri…

İnsan kumaşı tüm renkler kullanılarak örülmüş…

Her biri değişik kültürler içinde farklı yönelişlerle çalışıyor…

Karşımızdaki beyin çeşitliliği muhteşem…

Hepimizin özü aynı, demenin dayanağı yok!

Özümüz benzese bile benzemez kulvarlarda koşuyoruz…

Sayısız bilinç aydınlanmaları yaşıyor her insan teki…

Bunlardan ne çıkacağını göremediğimiz için canımızın sıkılmasını anlıyorum…

Sıra dışı, mucizevi şeyler ortaya çıkmayacağını savunabilir miyiz?
∘∘∘


Mucizelere mi kaldık demeyin!

Sıra dışı şeyler beklemeden tekdüze yaşam nasıl ilginçleşir…

Hep mucizelerle ilerlemedik mi?
∘∘∘



[1] Raskolnikov -Dostoyevski’nin (ö. 1881) Suç ve Ceza romanının kahramanı- söylüyor… 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder