Teknoloji, bilimin çocuğu, asıl katil odur…
Dünyaya gözlerini açmış yaşama ayrıcalığına kavuşmuş insan Tanrı'nın Lütfu zamanı nasıl harcayacağını bilemedi...
Mucizeleri görmedi!
Can sıkıntısında boğuldu…
Sürekli eğlence aradı…
Bilimin çocuğu eğlence Tanrısı teknolojiye sarıldı!
Şiiri unuttu!
∘∘∘
Nasıl eğlendiğiniz sizsiniz!
Mucizeleri tanırsanız şiirden
büyüğünü görmezsiniz?
“İlkbahar geldi yeniden. Yeryüzü
bir çocuk gibi, şiir bilen…”[1]
∘∘∘
“Nefes almak, sen görünmez şiir!”
İnsan bilimlerine, sosyal
bilimlere kandık…
Onları yeterli sandık…
Fen bilimleri gibi
üniversitelerde okutulmasına aldandık!
İnsanı hâlâ -belki de uzun süre daha- şiirden öğrenebileceğimizi unuttuk!
∘∘∘
“Sizler, henüz boş olan salonların
müsrifleri,
akşam kararınca, uzak ormanlar
gibi…
Ve şamdanlar gezinir on altı
kollu sanki
ayak basılamayan
kimsesizliğinizde.”
Şiir öksüzü insan, bolluk içinde
kendini yiyor!
Torunlarının kanını içiyor
farkında değil!
Torununun çocuğu doğmayacak
görmüyor!
∘∘∘
“Nedir senin en acı veren
deneyimin?
Şarap ol, içmenin tadı acı
geliyorsa.
…..
Eğer seni bu yeryüzü unutursa,
de ki sessiz duran toprağa: Ben
akıyorum.
Hızla akan suya da: Ben varım.”
Hayat, kendi şiirini sezdiğinde
doğru hayattır!
Mucize ise ritminiz!…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder