Bazı sözler büyülüdür…
Kimse karşı koyamaz…
Konuşan ve dinleyen anlaştıkları
sansalar bile bilirler ki bu görünüştedir…
Apayrı şeyler düşünüyorlardır…
‘Hayatın tadını çıkarmak’, bu sözlerden biri…
Filmin ana fikri, hayatın tadının
ne olduğu ve nasıl çıkarılacağıdır…
∘∘∘
‘Hakikati aramak’, başka biri...
Kime sorsam gerçeğin peşindedir…
Zurnanın zırt dediği yer ise
gerçeğin ne olduğu ve nasıl aranacağıdır…
Görünüşte anlaştıklarını
sananların handiyse hepsi ‘nasıl’
sokağının başında vedalaşır, kendi yollarına giderler…
∘∘∘
Bayramlar hayatın tadının
ortaklaşa arandığı günler…
Adı bile onu çağrıştırıyor: Şeker
Bayramı…
Tatlı bayram…
Bize kalan yalnızca tatmak!
∘∘∘
Gel gör ki ortaklaşa tatlar
öylesine azalmış olmalı ki insanlar kalıpları kırıyor…
Herkes kendi tadını arıyor...
Çoğunun yönünün içinden çıkılmaz açmazlara doğru olduğunu görüyorum…
Bu, eski kalıpların kırıldığı
gerçeğini değiştirmiyor.
∘∘∘
Şuraya geldik dayandık…
Belleğinizi yoklayın, hayatın
tadını çıkarmak dediğiniz bir işten sonra, “İnanamıyorum! Şimdi anlıyorum niçin yaşamak istediğimi…” dediğiniz
oldu mu?
Başkalarıyla birlikte veya tek
başınıza…
Olmadıysa damağınızda hayatın
tadı yok demektir!
∘∘∘
“Kabahatin tümü bizde mi?”
dediğinizi duyar gibi oluyorum…
Elbette değil!
Biliyorum…
Elimize bir çekiç alıp kendi
kafamızı döven bir mazoşizm budalaca olur…
Ancak oyunun amacını kaçırmayalım:
Kabahat kimin olursa olsun hayat bizimdir!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder