Şairin dediğini
bilirsiniz:
“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin
Abidin
işin kolayına kaçmadan ama…”[1]
Adamla Kadın çoklukla ‘kolayına
kaçarlar’; can sıkıntısını
yenmenin peşindedirler.
Mutluluğu aradıklarını
sanırlar.
∘∘∘
Ayakta kalmanın, gücün izini sürmekle işe başladı Adamla Kadın. Hesap, güvenli
yaşama ne kadar yaklaşırlarsa o denli mutlu olacaklarıydı.
Olmadı!
Hayatı keşfedeceklerini beklediler, yalnızca hoşça vakit geçirmeyi becerdiler –zamanı öldürmeyi öğrendiler.
Can sıkıntısını yendiler.
∘∘∘
Can sıkıntısı ile mutsuzluk aynı paranın iki yüzüdür; ama
ilaçları birbirini zehirler:
‘Zamanı öldürmek’le ‘hayatı keşfetmek’…
Uyuşturucu bağımlılığı ile düşünmek gibi.
Zamanı öldürmekten
vazgeçmiyorsan hayatın keşfini -mutluluğu- unutacaksın.
∘∘∘
Güvenli yaşam treninin lokomotifi hayat
ve ölüm korkularının enerjisiyle yürüyor:
Zamana uyacaksınız…
Korkularınla kendini dinleyemediğin gibi, yaşama ‘amaçsız’ bakamazsınız!
Onlardan arınmadan uçamazsınız
!
∘∘∘
Bu açmazdan bir türlü çıkamaz
Adamla Kadın.
Güvenli yaşam caddesinden ‘hayatı arayacakları’ sokağına
sapamazlar.
Adam istese Kadın, Kadın istese Adam taş koyar!
Çoklukla Kadındır vazgeçemeyen.
Yakınlarıyla, dostlarıyla hoş vakit geçirmekten…
∘∘∘
Fransız devriminin bir yazarı: [2]
“….. toplumun sahte nezaketinin gerektirdiği törenleri
ve saçmalıkları es geçebilen
insanlarla görüşeceğinize karar verdiğinizde yalnızlığa adım attınız demektir.
Bu kararı vermezseniz yaşamınızı salaklık
ve zayıflıkla geçirmek zorunda
kalırsınız.” diyor.
∘∘∘
Korkulardan arınmak zor! İki kişi birlikte daha zor!
∘∘∘
(Devam edecek)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder