Varolmak,
ayakta kalmak; ama hemen ardından istediğin insan olabilmek için didinmeye
başlamaktır.
Yalnızca
ayakta kalma çabası yarımdır; hayır, yarım bile değildir, acınası eksiktir…
∘∘∘
Yerim,
içerim, çocuk yaparım…
Yemekten,
içmekten haz alırım; çocuk yaparken aldığım hazzı çocuk yapma derdim olmadan da
aramaya başlarım…
Yetmediğini,
durumumdaki trajik noksanlığı, şanslıysam yaşarken görürüm; değilsem öylece –ne
olup bittiğini kavramadan- çekip giderim…
∘∘∘
Kapitalizmin
küreselinde ayakta kalmak “para”dır.
Yemeden
içmeden zevk almayı bile boşverirsin, cinsellik sana yeter…
Yeter
ki paran olsun.
∘∘∘
İşletme
okullarına gidersin;
Güya
“para”nın nasıl kazanıldığını öğretecekler orada…
“İşletirler”
seni;
Hayatın
içinde anlarsın nasıl kazanıldığını paranın…
Nasıl
işlettiklerini seni…
∘∘∘
Bunalırsın,
nefessiz kalırsın;
Canın
sağlam ancak umudun çıkmak üzeredir.
Nasıl
biri olmak istediğini unutmuşsundur!
Şansın
varsa uyanmaya vaktin olur yaşarken…
∘∘∘
Para
yetmemiştir…
(Kendini
yontarak istediğin insanın heykelini yapmaya çalışmıyorsan, seni tatmin edecek paranın
ucunu düşünemezsin…)
Cinsellik
doyurmamıştır…
Ev,
araba sıradanlaşmış…
Kahvede
pişpirik, briç, bezik tükenmiş…
Yeme-içme,
dedi kodu tat vermez olmuş...
Tanrı’nın
lütfettiği “zaman”, anlamını yitirmiştir.
“Eğlence”
ile “zamanı unutmaya” mahkûm olduğunuzu anlamışsınızdır…
Zamanın
kürek mahkûmusunuzdur, artık!
Ne
kadar budalaca olursa olsun “eğlenmeden” yaşayamazsınız.
İlaç
bağımlılara benzemiş “eğlence bağımlısı” olmuşsunuzdur.
∘∘∘
Para
kazanayım, ayakta kalayım gerisine boş ver, derken…
Hiçbir
şey yetmez olmuştur…
Tanı
koyamazsın, ayırdına varamazsın, ne olup bittiğine her gün yeni bir ad
takarsın…
Tutmaz…
Olmaz…
Yanlıştır;
Sezersin,
görürsün;
İçten
içe bilirsin…
“Yalan dünya!” tesellilerinde gezinerek
oyalanır ufak ufak “bilgelik” kıyılarında gezindiğini seslendirmeye çalışırsın…
∘∘∘
Oysa
olan basittir:
Umudun
yitmiştir!
İstediği
insan olmaya didinmeyenin, umudu mu olur?
∘∘∘
Düzayak
yaşamanın yeteceğini sanırsan, hayal kırıklığı duvarına toslayarak uyanırsın…
Ayakta
kalmak yetseydi Sokrates (ö. m.ö. 399) göz göre göre zehri içer miydi?
Ebu
Hanife (İmam-ı Azam) (ö. 767) bile bile ölüme mi gider miydi Bağdat
zindanlarında…
∘∘∘
Ayakta
kalmak yetmez; hayatından, kafandaki insan modelini yontarak yaşamaktır
aradığın…
Okullarda
öğretilmez, zamanın ruhu bunlarla ilgilenmez;
Toplumun
istediği insan tipini belletirler sana…
Ya
onları dinleyip tökezleyecek ya da kendi kendine öğreneceksin umudun kafandaki
insan modelini yaşamaya çalışmak olduğunu.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder