Küçük
ölümler ruhumuzda “umutsuzluk” mayalar.
∘∘∘
İnsan
makine olsaydı –duyguları olmasaydı- umutsuzluğu tanımazdı; ancak sevinci ve
mutluluğu da bilmezdi.
∘∘∘
Akan hayatın bileklerindeki prangadır “keşke”.
∘∘∘
“Keşke
evlenmeseydim...”
“Bu
işe girmeseydim keşke...”
“Bu
mesleği seçtim hayatım karardı...”
∘∘∘
“Keşke”yi
boğmaktır yapman gereken.
∘∘∘
Panzehri
mantıktır “keşke”nin.
∘∘∘
Ucunu
göster mantığın, anında toz olur “keşke”.
Duygularını
zapt etmiş olsun yeter ki aklın…
Kolay
mıdır? Hayır, yıllar… yıllar… alır; uykusuz gecelerin arkası kesilmez;
Duygularının
kalesi, insanın zorla ele geçirmesi gereken belki de tek kutsal kaledir…
Kaleye
egemensen “keşke”nin zehri sana çalışmaz…
∘∘∘
Pişmanlık
bataklığından düze çıkamayınca kendine eziyetten haz devşirmeye başlarsın…
Evlenmeseydin
–ya da her ne yaptıysan onu yapmasaydın-, yaşamın nasıl bir yol çizecekti
biliyor musun?
Daha
iyi olacağını kabul ederek pişmanlık neden?
İş
işten geçti, diye düşünmenin âlemi var
mı?
Bilmiyorsun!
Bundan
daha kötüsü olmaz mı diyorsun?
‘İyi’yi
kötü’yü bildin de ‘daha kötü’yü ‘daha iyi’yi onlardan mı çıkarıyorsun?
Yaşanmamış
hayatın daha iyi olacağını nasıl bilebilirsin?
Belki
daha baş edilmez dertlere atacaktın kendini.
Kim
hesaplayabilir hayatın yaşanmamışını?
Tanrı
mısın?
Mantığın
çürük, zehirli;
Sürekli
“keşke” doğurarak karartıyor yolunu.
∘∘∘
Yaşam,
her gün eski olmuşlardan yeniden başlar.
Yeniden
başlamak zorundadır.
Yeniden
başlıyorsa o yolculuğa “hayat” denir.
Başlamıyorsa;
başlatamıyorsan; gücün yetmiyorsa;
“Keşke”nin
zehriyle donmuş morga girmişsin ama yaşıyormuş rolü yapıyorsun!
∘∘∘
Mantık'ın bir gülücüğü yeter "keşke" ölülerini canlandırmaya…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder