Dolgu
maddelerini eksiltmek tatlandırır.
Anlamlandırır…
Hiçbir
şey yapmazsa acısızlaştırır…
∘∘∘
Hayat
anlamsız dolgu maddelerinden “bunalmış yaşam”dır.
Eksiltilmiş
hayat “roman” olur.
Eksiltilmiş
roman, “hikâye”…
Eksiltilmiş
hikâye ise” şiir”…
Eksiltilmiş
şiire gelince, “sıralı ölümün” kapısına dayanmış bulursun kendini.
Oyunun
kuralını saygıyla anlarsın.
Ondan
ötesi “sıralı ölümdür”…
∘∘∘
Şiiri
tanımayan “ölümü” de bilmez.
Aynı kefeye koyar beklenmedik
gelenleriyle, “sıralı” olanını…
Hayat
arsızı olmuştur…
İlle
de görmek ister neye bakacağını bilmeden.
∘∘∘
Bunalmış
yaşamdan eksiltmenin büyüsüyle kurtulursun.
Sanat
varsa, yaşamı “eksiltilmiş” yapmak,
Zorunlu
dolgu maddelerini söküp atamak içindir…
∘∘∘
Eksiltilmiş
yaşamı nasıl tanırsın?
Hayatın,
önce romana, sonra öyküye, sonra şiire dönüştüğünü duyumsarsın…
Müzik
hepsinin arka planıdır.
∘∘∘
Gerçeklerden
koptuğunuzu söyleyenler çıkacaktır;
Şiirden
ötesi –gerçeği- varmış gibi.
∘∘∘
Behçet
Necatigil (ö. 1979), onur duyduğum şairlerimizden biridir.
Hocalık
yaptığı Kabataş Lisesi’nin yöneticileri, şiirinin değerini yerli yerine
oturtamadığından, yalnızca adını sınıflardan birine vererek sahiplenmişlerdir
onu.
Anlatı
şiiri yazarak ünlenmiştir:
Gizli
Sevda
Hani bir sevgilin
vardı
Yedi sekiz sene önce.
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.
…..
Ardından
eksiltilmiş şiire dönmüş ve eski şiirlerinin tümünü reddetmiştir:
Solgun
Bir Gül Oluyor Dokununca
Çoklarından düşüyor
da bunca
Görmüyor
gelip geçenler
Eğilip
alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca
…...
Nereye gitse bu akşam
vakti
Ellerini
ceplerine sokuyor
Sigaralar kağıtlar
arasından kayıyor usulca
Eğilip alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca
......
∘∘∘
Düz
yaşamla eksiltilmiş yaşam arasındaki ayrım bu iki şiirin arasındaki lezzet
farkı gibi olmalı.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder