6 Mayıs 2019 Pazartesi

Eksiltilmiş Yaşam ve Sıralı Ölüm




Dolgu maddelerini eksiltmek tatlandırır.
Anlamlandırır…
Hiçbir şey yapmazsa acısızlaştırır…
∘∘∘

Hayat anlamsız dolgu maddelerinden “bunalmış yaşam”dır.
Eksiltilmiş hayat “roman” olur.
Eksiltilmiş roman, “hikâye”…
Eksiltilmiş hikâye ise” şiir”…
Eksiltilmiş şiire gelince, “sıralı ölümün” kapısına dayanmış bulursun kendini.
Oyunun kuralını saygıyla anlarsın.
Ondan ötesi “sıralı ölümdür”…
∘∘∘

Şiiri tanımayan “ölümü” de bilmez.
Aynı kefeye koyar beklenmedik gelenleriyle, “sıralı” olanını…
Hayat arsızı olmuştur…
İlle de görmek ister neye bakacağını bilmeden.
∘∘∘

Bunalmış yaşamdan eksiltmenin büyüsüyle kurtulursun.
Sanat varsa, yaşamı “eksiltilmiş” yapmak,
Zorunlu dolgu maddelerini söküp atamak içindir…
∘∘∘

Eksiltilmiş yaşamı nasıl tanırsın?
Hayatın, önce romana, sonra öyküye, sonra şiire dönüştüğünü duyumsarsın…
Müzik hepsinin arka planıdır.
∘∘∘

Gerçeklerden koptuğunuzu söyleyenler çıkacaktır;
Şiirden ötesi –gerçeği- varmış gibi.
∘∘∘

Behçet Necatigil (ö. 1979), onur duyduğum şairlerimizden biridir.
Hocalık yaptığı Kabataş Lisesi’nin yöneticileri, şiirinin değerini yerli yerine oturtamadığından, yalnızca adını sınıflardan birine vererek sahiplenmişlerdir onu.
Anlatı şiiri yazarak ünlenmiştir:

Gizli Sevda
Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce.
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.
…..
Ardından eksiltilmiş şiire dönmüş ve eski şiirlerinin tümünü reddetmiştir:

Solgun Bir Gül Oluyor Dokununca
Çoklarından düşüyor da bunca
                       Görmüyor gelip geçenler
                       Eğilip alıyorum
    Solgun bir gül oluyor dokununca
…...
Nereye gitse bu akşam vakti
                        Ellerini ceplerine sokuyor
                      Sigaralar kağıtlar arasından kayıyor usulca
    Eğilip alıyorum, kimse olmuyor
      Solgun bir gül oluyor dokununca
......
∘∘∘

Düz yaşamla eksiltilmiş yaşam arasındaki ayrım bu iki şiirin arasındaki lezzet farkı gibi olmalı.

∘∘∘




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder