Düşüncelerimin
kapısına kilit vurdu bu bayram,
Okuyarak
girdiğim iki kitap…
Donup
kilitlendim; -biliyorum dediklerimi içine daldığım bu yeni çekim alanına
uyarlayıncaya dek- adım atacak gücüm kalmamıştı.
∘∘∘
Biri,
Stephen Pinker’in[1]
(d. 1954) “Dil İçgüdüsü”. (Çeviri düzgün ancak redaksiyonu yapılmadan
basılmışa benziyor.)
Yine
de kitabın çekimi yerinde. Müthiş.
Dünyanızı
ters çevirmeye yetiyor.
∘∘∘
Diğeri
bizden. Şiir...
Ahmet
Erhan’ın (ö. 2013) bütün şiirleri: “Burada Gömülüdür 1. Çilt” ve “Burada
Gömülüdür 2. Cilt”.
∘∘∘
Dünyaya
yeni açıldığım yıllarda elimdeki pusulanın ne denli işe yaramaz olduğunu uzun
yıllar sonra öğrenecektim.
İnsan
çalışınca her şeyin altından kalkar diye naif mi naif, saf mı saf budalamı mı
budala bir görüşüm vardı.
Ondan
çektiğimi şeytandan çekmediğimi görüyorum geçmişe baktığımda.
Mühendisliğim,
bozuk pusulamın beni soktuğu meşakkatli patikalardaki duraklardan biridir.
Aklım
sonradan başıma geldi.
Mühendis
olacak son kişiyken ateşe atmıştım kendimi.
Çok
da faydasını gördüğümü söylemeliyim ancak işin aslı ruhumu sürekli bir mengene
gibi sıkıştırıp bırakmadığıdır.
∘∘∘
Yıllar
sonra Shell şirketinde genel müdürün ısrarıyla –aslında emriyle demek daha
doğru- “mühendislikten”, “insan bilimlerine” geçiş yapmak zorunda kaldım.
Ne
denli direndiğimi bilemezsiniz.
Başladım.
Bir
ay geçmeden hayatımın büyük ikramiyesi olduğunu öğrenecektim bu değişikliğin.
Genel
müdür yanlışımı düzeltmişti.
Hep
müteşekkir kaldım ona.
Yolum
onunla kesişmese yediğim zokayı çıkaramadan çekip gidecektim bu dünyadan.
Bir
ömür b.k yoluna harcanacaktı.
∘∘∘
Şans,
başka ne denir…
Allah’ın
sevgili kuluymuşum…
Akıllı
olan bunu şansa bırakmazdı, dedim kendi kendime çoğu zaman.
∘∘∘
“Dil
İçgüdüsü” bana niçin yanlış yaptığımı anlattı.
İşin
kuramını –teorisini- vermiş Stephen Pinker.
İstediğinizi
seçemezsiniz; kafanızdaki modüller neyse “o” sunuz…
Tanrı
değilsiniz, istediğinizi olamazsınız!
Yapabileceğiniz
tek şey akıllı olmaktır!
∘∘∘
Ahmet
Erhan’ın şiirlerine gelince…
Öteden
beri şiir okumaya –yazmaya değil- düşkünüm.
Kütüphanemde
yüzlerce kitap vardır şiir üstüne; Türkü, yabancısı…
Kuramı,
kendisi, şiirin…
Canım
çok sıkılmışsa Metin Altıok (ö. 1993) şiirleriyle normal dünyama döndüğüm çok
olmuştur.
Ahmet
Hamdi Tanpınar’ın (ö. 1962) romanlarından çok şiirlerini severim, örneğin…
Goethe’nin
(ö. 1832) dört dizesi günlerce beynime sevinç pompalayabilir.
Behçet
Necatigil’in (ö. 1979) “Yorgun Bir Gül
Oluyor Dokununca”sı okuyunca insan olduğuma sevinirim…
∘∘∘
İşte
böyle iyi kötü şiire düşkünüm ama duymamışım, okumamışım, işitmemişim Ahmet
Erhan’ı…
Ben
68’liyim O 78’li…
İnanamıyorum…
Daha
kim bilir neler kaçırıyorumdur?
Ayak
üstü bir arkadaş ağzından kaçırdı da öyle öğrenebildim:
“Ben
Ahmet Erhan’ı severim, çok.”
∘∘∘
Bütün
bayram baştan sona okudum tüm şiirlerini…
Tümü
tek bir şiir sanki…
Yazı
bu nedenle “Geçmiş Bayramlık” oldu…
∘∘∘
İyi
ki Türkçe konuşabiliyorum dedirtiyor insana Ahmet Erhan.
∘∘∘
[1]
Kanadalı-Amerikalı deneysel psikolog, bilişsel bilimci (Cognitive Scientist);
Harvard Üniversitesi USA.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder