Bilmek
istediğim şey taşla, toprakla, ağaçla, insan vücuduyla ilgiliyse işim kolay.
Ne
yapacağım bellidir.
Bilim
denilen sistemin kuralları bilinir; onlara saygı gösterirsem yani şarlatanları
ve sahtekârları tanımayı becerecek kadar kendimi eğitebildiysem işim kolay.
Ne
yapacağım bellidir.
Nasıl
yapacağım apaçık ortadadır.
∘∘∘
Depreme
dayanıklı ev mi yaptıracağım, adam gibi bir mühendise verirsem işi, rahat
ederim.
Deprem
bana zarar veremez, örneğin.
Sağlam
ev yapmak için neyin nasıl yapılacağı açıktır.
Dürüst
ve iyi bir mühendis bunu bilir.
∘∘∘
İnsanla
ilgili konulara gelince, sarpa sarar iş.
Ne, “ne yapacağım”, ne de “nasıl yapacağım”
bellidir…
Belaya
hazır olmalıyım…
Gerçekten
akıllı olmalıyım, şaka değil…
∘∘∘
İnsanı,
dağa taşa ağaca benzetebilmek için çok uğraşmıştır insanoğlu…
Kendini
kolayca anlayabilmek için; ama heyhat, boşuna, iş tahmin ettiğinden de zordur.
Yine
de ümitsizliğe kapılmayın.
∘∘∘
İşin
belası da buradadır, mucizesi de,
Aklın
alamayacağı çözümleri de…
Kötülüklerinin
sonu gelmez bir yanda; mucizevi çözümlerinin ucu bucağı yoktur diğer yanda.
Ayakta
kalmayı becerenler için iyiler hep bir adım öndedir…
Sonuca
çözümler damgasını vurur.
Neden?
Kötülük’ün
gücü unutkanlığından gelir insanların; iyilik ise çeker yapıştırır onları
kendine, kimse ayrılmak istemez..
Bağlayan
değerler, boş verenlerden –unutanlardan- hep daha etkili olmuştur…
∘∘∘
Elbette
insanoğlunun her neslinin mucize çözümlerin meyvesini yiyeceğinin bir garantisi
yok.
Bunun
için iki şey yapabiliriz:
Bir
taraftan çözüme katkıda bulunur, bir taraftan dua ederiz…
∘∘∘
Örneğin
siyasette, sosyolojide, ekonomide, para kazanmada, evlilikte, “ne yapacağınız” da
bilinmez “nasıl yapacağınız” da…
Hayat
acemisiyseniz otorite ararsınız; işi bilen varmış gibi…
Duvara
tosladığınız birkaç deneyimden sonra aklınız başınıza gelir.
Yeniden
başlarsınız; şanslıysanız vaktiniz kalmıştır...
Geç
kaldım diye düşündüğünüzde işiniz bitiktir…
∘∘∘
Ama
bu hiç adil değil!
Evet,
oyunun adil olduğunu kimse söylememiştir aslında, o senin yorumundur.
Adil
olmalı, dürüst olmalı, ahlâklı olmalı insan, demişler…
Sen,
hayat adildir, dürüsttür, ahlâklıdır diye anlamışsındır.
∘∘∘
Ahlâksız
yaşamda dürüst olmak kolay olmadığı için hayat zordur!
∘∘∘
Yalnızca
kendiniz, tek başınıza, bulup çıkarmak zorundasınız gündelik yaşamda –insanla
ilgili konularda- ne yapacağınızı.
Ve
de bulduklarınızı nasıl yapacağınızı.
İşletme
fakültesinde öğrendiklerini uygulayarak ancak paran bitinceye dek ayakta
kalırsın.
Para
kazanmak istiyorsan yolunu kendin bulacaksın.
∘∘∘
Siyaset
te, para kazanmak da, evlilik de basit bir deneme yanılma uygulaması olmalıdır.
Bir
yerden başlarsın –ne yapacağını kestirirsin; işin kuramını yapmışsındır.
Yanlış
olduğunu anlayınca düzeltir yeniden yaparsın –nasıl yapacağını keşfetmeye
başladın, ne yapacağını ve nasıl yapacağını birlikte öğreniyorsun.
Kendini
otorite belleyenlerden sayısız yeni yol önerileri alacaksın. İnsan işlerinde
otorite olmadığını öğrendiğinden artık yeterince temkinlisin.
∘∘∘
Ne
yapacağın ve nasıl yapacağın belli olsaydı müzik, edebiyat, şiir, hiçbiri
olmazdı.
Belki
de o zaman hayat yaşamaya daha az değerdi.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder