Durduk
yerde tepeme üşüşen gövermiş yaz bulutlarına bakakaldım geçen gün.
Boş
zihinle…
Aklım
başımdan gitti; zaman alıp başını çekildi tanımsız köşelere, duyumsadım; ama
sesim çıkmadı.
Anımsadığım
bir dinginlik.
Yanıtsız
sorularımın tümünün cevabını biliyordum…
∘∘∘
Dünyayı,
hayatı, ölümü bilmenin -bildiğini sanmanın- coşkunluğu bu…
Esriklik
soruları silmiştir.
∘∘∘
Büyülü
bu duygu yabancı değil bana;
Yaşar
Kemal’in (ö. 2015) “İnce Memed”ini, Tolstoy’un (ö. 1910) “Anna Karenina”sını okurken
tanıştığımı anımsıyorum onunla.
Bahçemdeki
koca meşe de aynı büyüyü yüklüyor bana.
∘∘∘
Dünyayı,
hayatı, ölümü bilmenin -bildiğini sanmanın- şaşkın huzuru…
∘∘∘
Kanımı
kaynatan şiirler…
“An”ımı
sarmalayıp şimdiden koparan resimler…
Bach’ın
(ö. 1750), Mozart’ın (ö. 1791), Dede Efendi’nin (ö. 1846), Chopin’in (ö. 1849),
Wagner’in (ö. 1883) müziği…
Hepsinin
verdiği, hiçbir şeyi bilmeye gereksinimim yok dedirten geçici bir sarhoşluk
değil mi?
∘∘∘
“Yaptıklarından”
damıttığın kendinden geçirici iksirle de benzer sihirli çarpılmaya ulaşabilirsin.
İçindeki
ustalık cinini ömür boyu işler öyle bir nokta yakalarsın ki, kafana takılan her soru derinlemesine mutlu
eder.
Dünyayı
görmez, içine gömülürsün.
Mesele
ömür boyu sürecek böyle bir birlikteliği keşfedecek kadar, beynindeki özel
sinirsel modüllerin kullanıldığı alanlara ayak basabilmektir.
Her şeyi
biliyorum dediğin –bildiğini sandığın- ustalık cininin mutluluk alanlarıdır
onlar.
∘∘∘
Dünyanın,
hayatın, ölümün senin için karanlık bir yeri kalmamıştır.
∘∘∘
Çarpıcı
örnekler spordadır.
Teniste
servis atıp karşı rakete çarptırmadan sayı alan oyuncu sözünü ettiğim büyüyü,
mutluluğun yıldırım çarpması gibi yaşar.
Havadan
gelen futbol topuna durdurmadan tüm gücünle vurarak gol atarsan aynı taşkın haza boğulursun.
Yarattığın
gücü kontrollü bir biçimde topa geçirebilmek hayatın en büyük orgazmıdır.
Dünya,
hayat, ölüm sorun olmaktan çıkmış beyaz bir ışın demeti olmuştur.
Sıradan
bir futbolcu ile dünyanın en ünlüsü aynı hazzı duyumsar.
Sporculardan
yayılan doğal bilgelik bu ak ışıkta yeşermiştir.
∘∘∘
İlginçtir,
dünyayı, hayatı, ölümü anlamanın yolu beynindeki sinirsel mutluluk modüllerini
işlemekten geçiyor…
İlle
de fizikçi, felsefeci, din bilgini olmanız şart değil, matematiğin dilini
bilmeniz falan gerekmiyor.
En
basit halinizle tüm bilinmezler önünüze serilebilir.
Doğayı,
sanatı ve kendinizi değerlendirmeyi öğrenmekten geçiyor tüm sorularınızı cevaplandırmak.
∘∘∘
Dünya
gerçekten garip…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder