Altı,
tartışmaya iman: Avusturyalı büyük
liberal filozof Popper’in (ö. 1994) “eleştiri”yle ilgili iddialarını sana
satmaya çalışanlar olacaktır. Bu tuzağa düşmezsin.
“Doğru düşündüğümü sanıyorum, ancak yanlış
olabilirim; siz haklı çıkabilirsiniz… Her halükarda her ikimizde doğruya daha
yaklaşabiliriz…”
Liberal
demokrasilerde gündelik hayatta yukardaki sihirli eleştiri kuralının sorunları
çözeceği beklenir… Bu efsaneyi yıkan iki örnekten biri Popper’in kendisidir. Asla
dinlemez, bildiğini söylerdi hazret. Diğeri şirketler. Gidin anlatın bakalım
kömür kullanmamalarını, çevreyi kirletmemelerini, ağaç kesmemelerini söyleyin, tartışın; sonunda
bakın bakalım kaç milim düşünceleri değişmiş. Eleştiri gündelik hayatta işe
yarasaydı iklim felaketi olmazdı.
Tartışma,
tv programlarında rating getirir…
Kimse
tartışarak doğruya –her neyse doğru- yaklaşmaz; herkes karşısındakini çarmıha
germe çabası içindedir.
İnsan
bildiğini söyler, yazar; başkaları isterlerse bunları dinler, okur. Bazı
görüşlerini değiştirirler veya saçma deyip geçerler. Bu onlara kalmıştır.
İnsan
çıkarlarıyla, duygularıyla, istekleriyle, tutkularıyla uyuşan görüşleri doğru
bulur.
Yedi,
gündelik hayatta rahatlıkla anlamı
karıştırmak: Herkes kendisi bulur anlamını, ya da bulamaz, yaşamın bir
anlamı yok der ve keser atar.
Rahatça
bir yaşama razı gelmişsen, hayatın anlamı budur diyerek, yersin, içersin,
eğlenirsin, acısız bir yaşamla yetinirsin.
Fazlasının
peşindeysen içindeki ustalık cinini yeşertmekten başka yol yoktur. Ama bu
yolun, ne uzunluğu, ne güçlük derecesi, ne meyve verip vermeyeceği bellidir.
Yolda olmanın kendisine “hayatımın anlamı” diyorsan, senin için sorun
çözülmüştür.
Sekiz,
mesleğini hayatın anlamı sanmak:
Meslek rahat yaşam aracıdır. İçindeki ustalık cinini bastırır, kaderin olacak
karakterini öğrenmeni engeller.
Dokuz,
hayati öğütlerden öğrenmeye çalışmak:
Ne aile büyüklerinden, ne şirketteki patronundan, ne de görmüş geçirmiş çok
yaşamışlardan öğrenilir hayat. Uygarlığımızda bu konuda iki laf duyabileceğin
kaynak arıyorsan, –gerçek- edebiyat, şiir ve felsefeden gayrısını bulamazsın.
Ben
bunları sevmem diyorsan, fazlasını aramıyorsundur.
On, doğa bilimin verilerini hayatın verileri
sanmak:
İki
tür gerçek ararız.
Biri,
doğanın gerçekleri ki bunlar nesneldir kendi sistematiği altında gelişir
–değişir, ilerler, yanlışlarını temizlerler. Bunları bilim insanı denen
başkalarından öğreniriz.
Diğeri,
insanın kendi gerçeğidir. Bu özneldir. Kimseden öğrenemezsin; yalnızca kendin
keşfedebilirsin. Senin mutlak bilgin, karakterin, duyguların, tutkuların,
isteklerinle sarmalanmıştır. Bu paketi senden başkası açamaz.
Modern
insanın büyük yanılgısı doğanın bilgisiyle yetinerek hayatını düzenlemesinde
yatar.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder