5 Haziran 2016 Pazar

Ham Donmuş Kadınlar ve Adamlar





Ne değişik bir renk, ne derinden esen bir rüzgâr, ezber kalıplar içinde sıkışan ruhlar…

Eğitimleri yerinde…

Dil biliyorlar…
∘∘∘


İçinizden bir ses bunlardan uzak durmanızı söylüyor; ama kolay kolay anlatamıyorsunuz kimseye…

En yakınınız, “Neden onlarla görüşmek istemiyorsun?” diye sorsa, kem küm ediyorsunuz…

Doyurucu olamıyorsunuz!

İkna edemiyorsunuz!

Gündelik hayatın ince düşünceye, uzun konuşmaya vakti yok.

Hepinizin işi var…
∘∘∘


Bir akşam yatakta uyku öncesi şiir kitaplarınız arasında geziniyorsunuz…

Bir o çınarın altında, bir bu köknarın dibinde, bir yaşlı meşenin gölgesinde uzanmak gibi…

Şiir uyku öncesi günün ruhunuza akıttığı zehri temizliyor…
∘∘∘


O da ne!

Uzak durman gereken sıradanlık işte bu!

600 yıl önce yazılmış…

Birkaç mısrada serilmiş yatıyor:

Ağlayıp inleyen gönlümün ahındaki duman, bu ham ve donmuş kişileri yaktı, yandırdı.

Deli gönlümün sırrına mahrem olacak ne halktan kimse var, ne ileri gelenlerden!

Yalnız gönül avutan sevgiliyle hatırım hoş.”[1]
∘∘∘


Artık biliyorsun…

Gönlünün ahının yaktığı ham ve donmuş adamlardan, kadınlardan uzak duruyorsun!

Deli gönlünün sırrı böyle istiyor!

Ona uyuyorsun!
∘∘∘





[1] Şirazlı Hafız (ö. 1390) İranlı büyük şair.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder