Ümitsizlik yükseliyor!
Yalnız bizde mi, Batı’da da öyle!
Kendi rahatları için ahlak, etik,
moral, insanlık dinlemedikleri, her şeye gözlerini kapattıkları halde!
Neden?
∘∘∘
“Gerçeği bilemeyiz madem, ne yapsak boş;
Ömür boyu kuşku içinde kalmak mı hoş?”
Demiş Ömer Hayyam[1]
(ö. 1130) 900 yıl önce…
“Aklın varsa kadehini bırakma elden
Bu karanlıkta ha ayık olmuşsun ha sarhoş…”
∘∘∘
Hayyam’dan bu yana 9 yüzyıl geçti…
Çok şey değişti…
Artık çok şey bildiğimizden
kuşkumuz yok!
En azından doğa bilimleri, fen
bilimleri alanında…
Evrenin ve Dünya’nın nasıl oluştuğunu…
Dünya’da hayatın nasıl ortaya
çıktığını, sayamadığımız sayıda canlı çeşidini doğuran mekanizmayı bilim
söylüyor…
Hayyam bunları bilmiyordu; bilineceğine
de inanmıyordu…
Biz biliyoruz, daha doğrularının
da geleceğine görüyoruz!
∘∘∘
Hâlâ bilmediklerimiz de var…
İnsanı bilmiyoruz; ne olduğunu, doğasını,
nasıl davrandığını…
Daha adil bir dünya nasıl kurulur
bilmiyoruz…
Siyaset bilimi tıkanmış durumda…
Belki biliyoruz uygulayamıyoruz…
Şirket ve Toplum yöneticilerinin çok kısa dönemli
olması gerektiğinden eminiz ama bu sistem nasıl kurulacak bilmiyoruz…
∘∘∘
Büyümenin, kömür ve petrol
kullanımının insan türümüzü yok etmek üzere olduğunu biliyoruz…
Ekonomist denilen uzmanlar hâlâ büyüme
diyor…
∘∘∘
Siyaset ve ekonomi işe yaramıyor…
Daha iyi bir bir dünya henüz
görünmüyor…
Bunu anlamsız iyimserlikte
karartmadan görmeliyiz...
Prensip olarak –retorik-
iyimserlik işe yaramıyor…
Her akşam Hayyam’ın bir kadeh
kırmızı şarabına hâlâ ihtiyacımız var…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder