15 Eylül 2019 Pazar

Karşı Konulmaz Esintiler





Yalnızlığıyla tanışmayan, doğrular ayağına dolansa bakmadan atlayıp geçer.
∘∘∘

Önce dünya ile ardından karşı cinsle, onun ardından da –o da aklını başına toplayabilirsen- yalnızlığınla tanışırsın.
Kader –değiştiremediklerin- sosu dökülmüş tuhaf kurgulu bir yemeğin başındasın…
Yiyeceksin…
Akıl erdiremediğin hüznün fokurdadığı yerdir bu sofra.
Ne sofrayı ne yemekleri görürsün yalnızlığınla tanışmadıkça…
∘∘∘

Yalnızlığın kendindir…
Ne başarıyı, ne parayı, ne sevgiyi ne de sevgiliyi koyabilirsin onun yerine.
Aşk vardır; ama yalnızlığıyla kucaklaşmayı bilirsen…
∘∘∘

Cennetten kovulan insana Tanrı’nın lanetidir, on beşinde cinsellik çekimine düşmek.
Dünyayı ve yalnızlığımı bilmeden cinselliğin gölgesinde avunmaya kalkarım.
Yıllar, yıllar sonra bir yudum yalnızlıkla tanışabilirsem içimdeki boşluğun acısını duyarım.
∘∘∘

Yalnızlık, beynimdeki 100 trilyon sinir bağından seçtiklerimle kendi başıma dans etmemdir.
Yalnızca benim bildiğim sınamalara vurmamdır kendimi…
Sevgiliyle dans ancak bu sınamaların ardından anlamlıdır.
∘∘∘

Kendisiyle halleşmeyen –yalnızlığıyla tanışmayan- başkalarıyla sosyalleşebilir mi?
∘∘∘

Spor ve sanat hayatın hızlı çekimidir.
Yalnızlığıyla baş etmek derdindeki insanların bilinmez yeni dünyalardaki serüvenlerini anlatırlar.
Ya içlerinde oynar ya oynayanları seyredersin.
Niçin keyiflidir oynamak veya seyretmek?
Yaşamın değişmez tek kuralının içinde mayalandığını duyumsarsın:
Beynindeki sargılardan beğendiklerini mancınık yapar, onunla fırlatacak mermi yaratırsın…
Mesele “savrulmadan savurmaktır” mermileri…
İsabet ettirirsen mutlu; savrulursan gülünç olursun…
∘∘∘

Hayatın bundan öte sınaması bulunmaz.
∘∘∘

Mancınık yalnızlığındır.
∘∘∘









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder