2 Eylül 2019 Pazartesi

Hüzün ve Ölüm






Özenle hüzün emdirilmiş tuhaf bir dokudur hayatlar insan için.
Sanki Tanrı, sonsuz karmaşasıyla bir beyinle güç verirken şişinmesine engel olmak istemiştir:
“Aklını kullanacak ama kendini ve toplumu anlayamayacak, tesadüflerin rastlantıların rüzgarında sallanıp duracaksın…”
∘∘∘

Bu garip kader başını döndürür. Aklın vardır, dünyayı bilip öğrenebilirsin ancak kendini tanımaya –en azından henüz- yetmez.
Tükenmeyen hüznün kaynağı budur insandaki.
Şiir, edebiyat, sanat bu çıkmazda temellenir.
Açmaz seni estetiğe yönlendirir.
∘∘∘

Melali anlamayan nesle aşina değiliz diyen Şairin[1] kastettiği, şiire gereksinimi olmayanlar, hayatın mayalandığı gizlenmiş açmazı seçemeyenler olmalıdır.
∘∘∘

Çocuk dünyaya düşer.
Her şey yepyenidir, eşyayı ve insanı görerek öğrenir, heyecanlanır…
Konuşur, heyecanlanır…
Kaderi duyumsamamıştır daha.
∘∘∘

İlk coşkularını atlatır, tam kendine dönecek cinsellikle tanışır.
Başı yine dönmeye başlamıştır.
Kendini bilmeden karşı cinsin çekimine girmek yürümeyi bilmeden demir çarık demir değnek dünya turuna çıkmak gibidir.
Evliliklerin çoğu bu nedenle çakılır.
Hüznünü başkasının gölgesinde pişpişleyip uyutamazsın, kendin başa çıkacaksın.
Kendini, diğer insanları –toplumu- ve de büyük oyunu –hayatı- anlamaya çalışmaktan başka yol yoktur…
Hayallere kapılmadan;
Sihre, büyüye, gizli güçlere, - evlenme programlarının- elektriğine, otoritenin işaretine savrulmadan;
Kafandaki büyük karmaşayı -100 milyar sinir hücresi, 100 trilyon bağlantılı beyin- kullanarak hüznünün önünü açarsın…
Becerebildiğin sensindir…
Fazlasıyla yeter sana.
∘∘∘

Evrimin insana büyük oyunudur, -elinden geldiğince- hüznünü yenmeden cinsellikle tanıştırması.
∘∘∘

Ölüm, hâlâ önünü görememiş insanın evrimden aldığı son yönlendirmedir:
“Artık yeterli, seni rahat ettireyim!”
Oyun biter ve de iyi biter… Zamanlı olursa ölüm…
Zamansız olanı hüznün en büyüğüdür.
∘∘∘



[1] Ahmet Haşim (ö. 1933).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder