Sohbetlerimizin
birinde karısını anlamaya
çalışmaktan vazgeçtiğinini söyledi Adam.
Dalgaya karşı
kürek çekmekten, hayal kırıklığından yorgun düşmüş. Hiç değilse hafiften bir yaşam heyecanı
estirmeliymiş onca tartışma.
O da olmayınca!
∘∘∘
Adam güvenilmez bir mantıkla bakıyor karısına, bana göre. Başka türlüsü de olanaklı
değil.
Doğayı fazlasıyla
(!) kontrol edebiliyor, ama sosyal yaşamla başa çıkmanın bir yolunu henüz
bulamadı insanlık.
Aristo mantığı saçmalıyor, diyalektik mantık – bol metafizik sosuyla-
pek felsefi takıldığından gündelik hayatta abesle iştigal’in bile uzağına
düşüyor.
Fen bilimlerinin
mantığını düşünerek, bilimsel mantık’a
ne olmuş, sorusu geçebilir kafanızdan.
Bazı ünlü
profesörler böyle çağrılar yapıyor!
Siz siz olun aklınıza
bile getirmeyin.
∘∘∘
Gündelik hayatın
hangi köşesinde olursa –iş, siyaret, insan ilişkileri…- adımlarını bilimsel attığını söyleyen herkes şarlatanlığa namzettir…
Bilerek veya bilmeyerek!
‘Bilimsel’ sözü, gerçeklere değil
belagat sanatına –güzel söylemeye- çıkan
sokağın modasıdır.
Sanayi
devriminden -1750- bu yana…
∘∘∘
Adam da hepimizin gururla içinde debelendiği bu tuzağa düşüyor.
Bir tutam matematik
içeren bir-iki mühendislik aracı kullanınca akılla ve mantıkla yürüdüğünü
sanıyor hayatın içinde.
Uzmanlık’ının
sosyal hayatta da geçerli olduğu palavrası
bilinç altına işlemiş.
∘∘∘
Oysa gündelik
hayatta kullandığı –farkında olsun olmasın- ‘kurbanlık koyun mantığı’ndan başkası değil.
Hepimiz böyle
yaparız.
Hikâyelere dayanırız:
dün böyle olmuştu yarın da böyle
olacaktır…
Adamın bayramda
boynunu koparıverirler, donar kalırız!
∘∘∘
Adam, duygusal
olduğu için akılsız kabul ederek Kadını küçümsüyor!
Bir bilse,
kendisi de kararlarında kadınlar kadar duygusal. Aksi olsa adım atamazdı
dünyamızda.
İçinden
çıkamadığı Kadının sırrı, kendinin de sırrıdır aslında:
Bilimsel
danslarını ‘kurbanlık koyun mantığı’
eşliğinde güle oynaya yapıyorlar…
Birlikte…
∘∘∘
Bir farkları
varsa o da Kadının hayata daha yakın durduğu ve bilimsellik saçmalıklarla
daha az hata yaptığıdır.
Çünkü bilimsel
(!) mantıktan çok duygularına güvenir. Bunun yüzündendir ki evrimin sağ kalma güdüsüne daha az
teslim olur; hayattan ve ölümden daha az korkar.
Adam kendinin ve
çevresinin içgüdüsel ‘sağ kalma’ ajanıdır; bundan onur duyar ve kendini çok
akıllı –mantıklı- bulur!
Amacını ‘ayakta kalmak’ diye tanımladığından hayatı kaçırması daha olasıdır!
Çünkü yaşam, sağ
kalmaktan epey fazlasıdır!
Kurtuluşu Kadına
yakın olmaktan geçer, Adamın…
∘∘∘
Kadının tutumu pek
bilinçli olmayabilir…
Sonuç hoş ise endişeye
yer var mı?
Hayat nedir ki; zamanın ve tesadüflerin az mı hakkı
vardır üzerimizde!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder