5 Ocak 2016 Salı

Adamla Kadının Hikâyesi




Adam yemeğini bitirdi. Ağzını elindeki peçeteye sildi. Sandalyesini hafifçe geri çekti, karısını süzdü; göz göze geldiler.
Başını iki yana salladı kadın: ”Ne var?”
Konuşacaktı vazgeçti adam. Her zaman ki diyalog tekrarlansın istemedi. Kadın önündeki kırmızı şarabından son yudumlarını alıyordu. Kararsız bakışları tavana asılmıştı. Aniden sordu:
“Hâlâ göremiyorsun değil mi?”
“Neyi?”
“İkimizin de sevmediğimiz, istemediğimiz sevimsiz işlerde çalışıyor olmamızın mantığını!”
Acıklı bir gülümseme yayıldı adamın yüzüne:
“Yıllarca okuduk, bunun için mi…”
Kadın atıldı:
“Evet bunun için… Kim dedi her şeyin istediğimiz gibi olacağını, biz öyle zannettik!”
∘∘∘

“Önümü göremiyorum ben!” diye sürdürdü adam.
Kadının rengi attı.
“İşte bu çukuru atlıyamıyoruz… Matematik problemi değil hayat, az çok kafan çalışıyorsa çözebileceğin…”
Küçümseyici bakışlar fırlattı adam.
“Çıkışını göremediğim bataklıkta bata çıka debelenirken umutlu mu olmalıyım?”
“Ancak bana küfür ederken gerçekçi olduğunun farkında mısın? Hayat dediğin nedir ki?.. Birlikte yola çıktık, hayatı keşfetmeye… İlk adımda anlamadık mı kafamızdakilerin gerçekte olmadığını!”
Sustu yüzünü pencereye döndü.
“Sonra… birbirimize haber vermeden kendi başımıza düşünmeye başladık, için için yanıp kömürleşen ağaçlar gibi…”
Neye bağlayacağını merak etmeye başlamıştı adam.
∘∘∘

Kadın:
“Kömürleşme epey ilerledi sanıyorum, nasıl değiştiğimizi tartmak için konuşmaya başladık; birbirimize hâlâ uygun muyuz göreceğiz… Anlamadığın şey şu. Toplumun kalıplarına sığışmışız, ayakta zor duruyoruz… Sen hayatı keşfetmekten söz ediyorsun. ”
“Hep mi ayağımızı vuran ayakkabıyla gezelim istiyorsun?”
“Bimem” dedi kadın “kimse bilemez, sen de bilemezsin. Esas olan bilemediğin ufuklara doğru olumsallıklarına güvenerek ilerlemek; sırtını dayayacağın doğrular bulamadığın için sızlanmak değil! Hayatın tanımı bu değil mi? Sonunu görebildiğin yol yok ki!”
Adamın aklı karışmıştı, sordu:
“Nereye kadar böyle yürüyeceğiz?”
“Hayatı keşfetmeye çıkmak için yeterli gücü toplayacağımız durağa kadar. Hayatı keşfetmek, yaşamı yok edebilir; hazırlıklı olmalıyız.”
Adam bu kadarına hazır değildi.
“Nasıl yani?”
“Kendi kalıbımızı bulmak hayatı keşfetmek değil mi? Başka türlü nasıl kurtuluruz ayağımızı vuran ayakkabılardan? Nasıl mahrem özerkliğe yaklaşırız? Nasıl daha adil toplumu hak ederiz?”
“Kusura bakma” dedi adam, eli alnında gözleri yere çakılmıştı, “ben şikayet ettikçe rahatlıyordum…”
∘∘∘


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder