Doğduğunda
iki karış bir gövde, çocuk; içinde bilinmez bir hayal yumağı, ruh…
Ruhun
içi boş, gövdeyi görür basarım yargıyı:
“Babayiğit
olacak,”
“Zayıf,
naif narin bir şey,”
“Güzel
kız,”
∘∘∘
Doğan
aslında ruhtur; ben umarsızın biri, ille de bir şey söyleyeceğim ya…
Gövdeye
bakacak ve üfüreceğim…
Konuşmak
başa belâ!
∘∘∘
Dünyaya
açılacak bir hayalet, ruh;
İstediklerini
yaparsa çocuk, o –ruh- “çocuk” olacak…
Çocuğun
kendi, özgün, tek biricik, saf, hakiki…
Bilmezsin;
öğrenemezsin, öğretmezler, çünkü onlar da habersizdir:
Başkalarının
arzularına boyun eğerse çocuk, ruh solacak, hayalet olarak kalacak…
Çocuk
ölecek; ama kimse bilmeyecek…
Saf
tutacak yanındakilerle, uygun adım atacak çevreyle; kalabalıklardan ayırt
edilmeyecek…
Görünmez
olacak, hayalet doğduğu gibi kalacak…
Adama
dönüşmeyecek…
∘∘∘
Bazen
tersi olur; adam gibi görünür; adı sanı, şanı şöhreti vardır;
Bir
köşe başında öyle bir yamuk adım çıkarır ki, anında hayalete dönüşür…
Adam
dediğiniz hayalete buharlaşmıştır.
Ömür
boyu dayanır, diye kimse garanti edemez adamlığı.
∘∘∘
Aldatan
ve yakalanan ve de hâlâ evli kalmayı sürdüren birini düşünün:
Katı
fazdan çıkmış gaz olup uçmuştur…
(Aldatan
ve yakalanmayanın hesabı kendisiyledir.)
∘∘∘
Politikacı,
iş adamı, yazar-çizer, üniversite öğretmeni, şarkıcı-türkücü, virtüöz, ressam ne
olursan ol…
Aldatırsan
hayalete geri dönersin…
Çocuk
ruhun hayal olmuştur!
Doğduğunda
içinde saklı ruhun…
Görünmez
olmuşsundur!
İçindeki
çocuk seni terk etmiştir…
∘∘∘
Çocuk,
ruh, hayalet, adam…
Tersine
dönebilir kavramlar…
Bugün
adamım, bir bakmışım yarın yokum…
∘∘∘
Bizim
toplumda bunlar olmaz kolayına mı diyorsun?
Çabuk
karar verme derim.
Düne
bakıp yarını garanti sanmak yanıltır; gelecek hep geçmişle belirlenseydi
tarihin tadı tuzu ve heyecanı olmazdı.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder