Savaşta
iyilerle kötüler dövüşür.
Tarih
iyilerle kötülerin bitmeyen dövüşüdür.
Gel
gör ki iyilerle kötüleri ayıran bir ölçüt yok ve de hiç olmayacak...
Neden
hiç olmayacak?
Çünkü
iyilerle kötüler sürekli yer değiştirir.
Günün
iyileri yarının kötü adayları arasında mevzilenir.
Şaşırır
kalırım…
∘∘∘
Kuşkulanırım,
belki günün birinde ben de kötülere omuz mu vereceğim!
Bu açmazdan
çıkış var mı?
Var…
Sistemi,
herkesin bir gün ruhunu şeytana satabileceği üstüne kurarsam rahat ederim.
Kötüleri
bekleyerek iyiliği kurtarırım.
Kimseye
güvenmeyerek güvenli ortamı tasarlarım.
Olumsuz
beklentilerle olumluyu kurgularım.
Bakmayın
“pozitif düşünün” deyip duran sağduyu ezberlerine…
Doğru
düşünce negatif düşünür, “acıdır” ancak “acısız” sonuç verir…
Yaşama
sevincinizi zehirleyen hayal kırıklıkları, pozitif düşünce bataklıklarında ayaklarınıza
dolanır.
Hem
toplum, hem şirket, hem aile, insan tekini, türdeşlerinden kuşkulanarak ve de yalnızca
kendine güvenerek adımlarını yönetmeye yönlendirmelidir.
∘∘∘
Kendine
güven, içimdeki” ustalık cini”nin kanatlarından aşağı inmemelidir.
“Cin”
uyursa “kendine güven” buharlaşır.
∘∘∘
Alman
yazar Goethe’nin (ö. 1832) ünlü oyununda Faust, ruhunu şeytana satarak
mutluluğu arayan bir bilim adamıdır.
Aradığını
bulamaz…
Kıssadan
hisse hep yanlış anlaşılmıştır:
“Sakın
şeytana güvenmeyin!” demek istiyor değildir Faust oyunu…“Ustalık cininizi uyandırmazsanız, elinizde yalnızca
şeytana güvenmek kalır, razı olacaksınız…” diye haykırıyordur Goethe…
Şeytan
kötü değildir, oyunda; faydacı, pragmatik, uyanık, yeme-içme yanlısı, eğlence
düşkünü…
Tanıdığınıza
kuşkum yok; hepimiz iyi biliyoruz onu…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder