Bilgiyi
ciddiye alan insanlar, iş gündelik hayata gelince, çarşafa dolanır.
Adam,
iyi düşünür; dikkatlidir, özenlidir, hesapsız kitapsız adım atmaz; ama gündelik
hayat arenalarında bir türlü dikiş tutturamaz.
Çok
şey söylenebilir: psikolojik sorunlar, ortak çalışma sıkıntılarına katlanamama,
insanlarla ilişkide zorlanma…
Hepsi önemlidir…
Ama
bilgiyi ciddiye alanların asıl ayaklarına dolanan, davranışlarını yönlendiren
mantıklarıdır.
Kitaplardaki
ve okullardaki mantıklı karar alma yordamından geçince hayatta da böyle
olacakmış gibi düşünürsün…
Bundan
doğal ne olabilir ki?
Yaşam
böyle değilse, sana neden bunları öğretsinler kİ?
Hiçbir
hocan, hiçbir büyüğün sana “okulda öğretilenlere bakma, sabah kalkıp içine
daldığın ve geri evine dönene dek didindiğin yaşamın başka kuralları vardır,
onları da öğrenmeye bak,” demez.
∘∘∘
Neden
demez?
Onlar
da bilmiyordur olabilirler… Aynı mantık hayatta da işliyor ama ben
çıkaramıyorum, diyebilirler…
Kaldı
ki, söylemiş bile olsalar büyük olasılıkla sen inanmayacak şöyle düşünecektin:
Bunlar
yersiz düşünceler, öğretilenler neden yanlış olsun ki? Bu kadar insan – koca dünya-
yanılmış olabilir mi?
∘∘∘
Öylesine
ucube bir pagmatizmin –düşünmeden pratik iş görme budalalığının- içindesindir
ki, ezbere kabullenmezsen adım atamazsın.
Gözünü
kapayıp işini göreceksin. Başın belaya girerse bir yolunu bulup çözeceksin -çözemezsen
batacaksın. Hangi yol çıkarsa oraya gireceksin. Sana becerikli diyecekler. İş
bitirici olacaksın.
Ya
mezarlıklar ya başarı…
Bu
saçmalığı eleştirenlere kapalıdır gündelik yaşam.
Sokakların
mantığı bu…
Kitapların
ve okullarınkine pek benzemeyen mantığı…
Uymazsan
derdini anlatamazsın…
Her
adımını açıkça dökmek istersin ortaya, bırakın anlamaya çalışmayı, dinlemez
bile insanlar.
“Uçuk
bu adam be ağabey!” diye konuşurlar arkandan.
Hayal
kırıklığın çekilmez olur.
Ya
öğreneceksin ya terk edeceksin gündelik hayatı.
Bildiğin
mantıktan eser bulamazsın, çıkarlar ve duygular çalışır…
Adımlarının,
doğal bilimlere, iş idaresine –iş idaresinin neresi bilimse?- matematiğe uygun
olduğunu anlattıkça, yalnız kalacaksın…
Derdinin
insanların duygularına ve çıkarlarına uygun olduğunu söyle ve göster yeter.
Düşüncelerini
birbirine ilmikleyerek açıklarsan kimse dinlemez; böyle talepler o dünyada geçmez,
karşılamak boştur.
Dinlese
bile anlamazlar...
Anlasa
ve doğru olduğuna akılları yatsa bile uygulamazlar...
Sürüden
ayrılmak istemezler çünkü ayrılanı kurt kapar ve de elle gelen düğün bayramdır…
∘∘∘
“Şiir”
gibi kısa konuşmalı, yalnızca sonucu söylemelisin. Nedenini niçinini dert etmek
abestir.
Örneklerle
gösterirsin; asla ve de kata anlatmazsın.
Mantık
hayata terstir. Duygularıyla ve çıkarlarıyla mutludur insanlar.
Duygu
ve çıkar tek geçişlidir: Arzuladığını alırsan mutlusundur…
Gerisi
hava civa…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder