İnsan
isterken neden saçmalıyor?
Bu
soru yanıtını veremediğim soruların içinde uyuklayıp durur yıllardır. Niçin
gerçekten aradığımızı istemiyoruz?
Budalaca
yan yollara sapıyoruz.
Ya
da, istediklerimiz niçin gerçekten aradıklarımız çıkmıyor?
Nereden
çıkarıyorum bunu, çıkarıyorum çünkü istediklerinizin olduğu hiç olmuyor mu?
Oluyor…
Ama
ardı ardına istemeyi sürdürüyorsun?
Şöyle
diyecekler. İstemek hayattır, isteklerin biterse sen de bitmişsin, demektir…
İnanma.
Doğru değil. Hatta yalan. Piyasanın katmerli yalanı.
Sürekli
istemek. Ne istediğini bilmemektir.
Ne
istediğini bilmemek nedir?
İsterken
saçmalamaktır.
∘∘∘
Öylesine
bir ‘şey’ istemelisin ki, o ‘şey’in yolunda olmak bile seni doyurmalı…
Bulursan
ne âlâ, bulamazsan bile yolunda ölmekten küçük bir pişmanlık duymamalısın…
Böylesine
istediğin şey varsa, “isteme” eylemi içindesindir; diğerleri ‘heves’tir.
“Şöyle
güzel bir araba istiyorum,” diyorsan, heves ediyorsundur… Doğaldır, insanidir
heves. Ama otomobile biner, bir süre sonra eski hevesin ölür, yeni şeylerin
peşine takılırsın.
Başka
ne istiyorsun, hayat dediğin budur; istersin yetmediğini görürsün; başka şey
istersin, onun da yetmediğini görürsün; başka bir şey isterken… ölürsün!
Bu
tanıma katılırsan mesele yoktur. Heveslerinin peşinden koşmak senin için
saçmalamak değildir.
Yaşamak
hevesini almaktır artık senin için… Böyle olduğunu sanabilirsin. Sınamanın yolu
basittir.
Heveslerini
kovalayıp dururken bir de bakmışsın içinde gri kahverengi bir boşluk. Yıllardır
aç susuz bıraktığın…
Doyumsuz,
neresinden tutacağını bilemediğin, yanında çaresiz hissettiğin, yıllardır boşa
uğraştığını sürekli kulağına fısıldayan…
Böyle
bir köşe başına bulursan kendini anla ki hayat “hevesini almak” değil senin
için…
∘∘∘
Bir
yazar[1] “Ne istediğimizi
bilemeyiz,” demiş. “Çünkü sadece tek bir
hayat yaşarız, bu hayatı başkalarıyla karşılaştırma şansımız yoktur,
kusurlarımızı gelecek hayatlarımızda gideremeyiz.”
Ben,
bahse girerim. İkinci kez dünyaya gelse, herkes aynı hayatı yaşar. Bahsin
sonucunu görmenin olanağı olmadığını biliyorum. Şuradan yola çıkarak böyle
düşünüyorum.
Her
sabah yeni bir dünyaya uyanırsın. Düşünen için nefes alabildiğin her gün yeni
bir hayat başlar. Dün yaptıklarını bugün değiştirebilirsin. Ama istersen. Ama
heves ederek yaşamak yerine gerçekten isteyerek yaşarsan. Yolunda olmaktan bile
sonsuz haz duyabileceğin şeyler ararsan.
Ayrım
basittir. Ya heveslerinin peşinden koşarsın ya gerçek isteklerinin.
Heveslerinin
ardındaysan yıllar sonra bunca saçmalığı böyle bir tutkuyla nasıl istemişim,
nasıl da saçmalamışım, diyeceğin bir dönemeçte bulabilirsin kendini.
Yolunda
didinmekten doyumsuz haz alacağın gerçek isteklerin sorunu ise onları bulup çıkarmanın
güçlüğüdür.
Ne
yazık ki herkes içindeki ustalık cinini kolayca duyumsayacak kadar şanslı
değildir.
İsterken
saçmalamayacağın şey içindeki ustalık cinidir.
Seçim
hakkı senin ya heveslerin ya içindeki ustalık cinin…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder