12 Ekim 2019 Cumartesi

Öğrensek Bile Yapamadığımız Şey



Çıkılmaz açmazlarımızın zehirli kaynağı…
İçimizdeki şeytan…
Arayıp durduğumuza inandığımız mutluluğun damarlarını tıkayan kirli pıhtı:
“Parayla ve güçle, -ayakta kalmanın dışında- gerçekten değerli hiçbir şeyi satın alamazsın.”
Sağ kalmak yetmiyorsa başımız beladadır.
∘∘∘

Olsun da, varsın satın alamayayım, derken dudaklarınızın ucundan yayılan ironik gülümsemeyi görür gibi oluyorum…
Şeytanın gücü bu hüzünlü gülümsemede yatar.
Parayla iyi yer, iyi içer, sağlıklı yaşar, gücünüz yettiğince seks yaparsınız;
Bunlarla doymuş sanırsanız kendinizi…
Paraya ulaşmak ve elinizde tutmak, tüm ömrünü kaplamış ve tüketmiştir sizi…
Başka şeye pek vaktiniz olmaz; başka şey aramak aklınıza gelmez!
∘∘∘

Başka ne var ki, neyi arayacaksın?
Beceriyi…
 “İçinizdeki saklı beceriyi gün ışığına çıkarmak.”
Yarattığınız salıncakta bir ömür sallanıp durmak…
Piyasa ne öğretirse öğretsin, “hayatın anlamı” denen mucizenin bu sıradan tanımından başkası işe yaramaz.
Sahtedir çünkü hepsi, aldatır bırakır; boşa geçirilmiş bir ömrün sonunda köhne bir kulübede gökyüzüne uzun uzun bakmaya vakit bulursanız anlarsınız...
∘∘∘

Ama insan inanamaz;
Paranın insanı gerçekten mutlu etmeyeceğine…
Aklına yatar gibi olsa bile yapamaz;
İçinde uyuyan becerileri okşayarak uyandırmayı ciddiye alamaz…
Yapmaya kalksa, yarı yoldan dönme olasılığı yüksektir.
∘∘∘

Belki de büyük lanetimiz bu.
Cennetten bizi kapı dışı ettiren mitolojide:
Yediğimiz “yasaklı elma”…
Hâlâ bizimle…
∘∘∘

Para ve güçten kurtulmak ve beceriye dönmek”…
 –Kendim dahil- kime nasıl anlatacaksın?
∘∘∘










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder