Yanlış
makamlarda yaşamanın zehirli meyvesidir.
Mutsuzluk,
bunaltı; çekimsiz, tatsız, anlamsız…
Besbelli
bu senin makamın değil;
Yeni
şeyler söylüyordur sana belki de;
Başka
patikalara dalmanın, çıkmaz bildiğin sokaklarda yeni dünyalar aramanın zamanı geldi,
diyordur…
Keşfe
çıkarsın; yeni makamlar keşfetmeye…
Yaşamaların
da makamları var, kalıpları var; şarkılar, şiirler benzeri.
Yeni
yolculukların coşkusu doldurur içini.
∘∘∘
Parasızlık,
.aşksızlık, talihsizlik, özgürlüksüzlük…
Eşitsizlik…
Say sayabildiğin kadar…
Hiçbiri
olmayabilir nedeni, çengeline asıldığın bozuk makamın.
∘∘∘
İşini
görecek paran, lafını dinleyecek sevgilin, yapacaklarına kimsenin karışmayacağı
kadar serbestin olsa,
Mutsuzluğu
çekip atabilir misin üstünden? Öyle mi sanıyorsun?
Emin
misin?
∘∘∘
Binlerce
yıllık yaşantılardan süzülenler pek öyle söylemiyor, bilesin…
Bunaltın
“durduk yerde mutsuzluk” türündense şaşırma;
Ya
makamın bozuksa, içindeki ses ille de “Hicaz” diye tuttururken ses “Saba”
takılıyorsan…
Ya derinden
gelen “Mozart” konçertoları”nın üstüne sen despotça “Wagner aryaları” dinlemeyi
sürdürüyorsan…
Rock
üstüne ille de pop üflüyorsan…
∘∘∘
Para
yetmiyor diye dertleşmek zamanın ruhuna uyar;
Ama
yeni hayat makamlarına giden yollar ıssızdır…
Can
sıkıntısını, bedensel ve zihinsel “anlama-sevinç dolma” maceralarıyla yanına
yaklaştırmamayı öğreneceksin, zordur…
∘∘∘
Ben
bu zirzop makamı mutlaka başımdan atacağım dersen, -kendi- içinin ayak basılmamış
yollarına düşecek, keyif almayı öğrenmeden dönmeyeceksin.
“Nasıl
olacak bu?”
Teknoloji
çocuğu seni!
Cepten
bu mesajı nasıl atarım, kolaylığında soruyorsun!
Bunun
reçetesi yok, programı yok, Google’da yanıtını bulamazsın…
“Neden
bulamazmışım Google’da?”
Çünkü
zorunlu gereksinimlerin pazarıdır Google. Herkesin aradığı şeylerin peşindeysen
işine yarar: Yeme, içme, barınma, eğlenme, para kazanma, can sıkıntını
defetme…
∘∘∘
Ama
kendini arıyorsan, “zorunlu ihtiyaçları” bıraktın “gönüllü ihtiyaçlar” bölgesine
girdin demektir…
Google
seninle uğraşmaz, kalabalıklarla hizaya girip bir şeyler aramıyorsan unut onu…
∘∘∘
Bulsan
bulsan bu yazıyı bulursun Google’da.
Bir
de kimsenin pek takılmadığı, birkaç filozof…
Yaşamında
“anlayıp – uygulama”ya başlayacaksın…
Hem
zihinsel hem bedensel “anlayıp – uygulama” döngülerine bir girdin mi!
Makamını
buluncaya dek sabredeceksin…
İçindeki
sesin işaret ettiği “anlayıp – uygulama” alanını buluncaya dek…
Anladıkça
yeni bir ruh halini bürünecek; yeni ruh halinde depoların yeni sevinçlerle dolacak;
o sevinçle başka dünyalar edinecek, başka dünyalarda başka şeyler yapacak, başka şeyler hiç tanışmadığın yepyeni
sevinçlerle tanıştıracak seni…
Yeni
anlamalardan yeni ruh hallerine uçacak, oralarda görmediğin dünyalar
buluşacaksın…
Anlamaların
tıkandı mı? Gidemiyor musun? Zihinsel oyunu bırakıp bedensel oyuna geçeceksin
(spor yapacaksın)…
Her
saatlik spor, cillop yeni sevinçlerle dolduracak seni; çakılıp patinaj yaptığın
zihinsel arenaya geri döneceksin; yüksek sevinç dozlarıyla yaşam motorunu turboya
çevirmiş olarak…
∘∘∘
Giriş
o giriş!
Artık
ne seni kimse çıkarabilir bu çevrimden (çoklukların içinde can sıkıntını dindirmeye
debelendiğin eski dünyana geri götürebilir.)…
Ne
de sen aklına getirirsin, durduk yerde seni bunalıma sokan, aynı kalıptan çıkmış
insanların dünyasına geri dönmeyi.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder