26 Kasım 2018 Pazartesi

Durduk Yerde Mutsuzluk






Yanlış makamlarda yaşamanın zehirli meyvesidir.
Mutsuzluk, bunaltı;  çekimsiz, tatsız, anlamsız…
Besbelli bu senin makamın değil;
Yeni şeyler söylüyordur sana belki de;
Başka patikalara dalmanın, çıkmaz bildiğin sokaklarda yeni dünyalar aramanın zamanı geldi, diyordur…
Keşfe çıkarsın; yeni makamlar keşfetmeye…
Yaşamaların da makamları var, kalıpları var; şarkılar, şiirler benzeri.
Yeni yolculukların coşkusu doldurur içini.
∘∘∘

Parasızlık, .aşksızlık, talihsizlik, özgürlüksüzlük…
Eşitsizlik… Say sayabildiğin kadar…
Hiçbiri olmayabilir nedeni, çengeline asıldığın bozuk makamın.
∘∘∘

İşini görecek paran, lafını dinleyecek sevgilin, yapacaklarına kimsenin karışmayacağı kadar serbestin olsa,
Mutsuzluğu çekip atabilir misin üstünden? Öyle mi sanıyorsun?
Emin misin?
∘∘∘

Binlerce yıllık yaşantılardan süzülenler pek öyle söylemiyor, bilesin…
Bunaltın “durduk yerde mutsuzluk” türündense şaşırma;
Ya makamın bozuksa, içindeki ses ille de “Hicaz” diye tuttururken ses “Saba” takılıyorsan…
Ya derinden gelen “Mozart” konçertoları”nın üstüne sen despotça “Wagner aryaları” dinlemeyi sürdürüyorsan…
Rock üstüne ille de pop üflüyorsan…
∘∘∘

Para yetmiyor diye dertleşmek zamanın ruhuna uyar;
Ama yeni hayat makamlarına giden yollar ıssızdır…
Can sıkıntısını, bedensel ve zihinsel “anlama-sevinç dolma” maceralarıyla yanına yaklaştırmamayı öğreneceksin, zordur…
∘∘∘

Ben bu zirzop makamı mutlaka başımdan atacağım dersen, -kendi- içinin ayak basılmamış yollarına düşecek, keyif almayı öğrenmeden dönmeyeceksin.
“Nasıl olacak bu?”
Teknoloji çocuğu seni!
Cepten bu mesajı nasıl atarım, kolaylığında soruyorsun!
Bunun reçetesi yok, programı yok, Google’da yanıtını bulamazsın…
“Neden bulamazmışım Google’da?”
Çünkü zorunlu gereksinimlerin pazarıdır Google. Herkesin aradığı şeylerin peşindeysen işine yarar: Yeme, içme, barınma, eğlenme, para kazanma, can sıkıntını defetme…
∘∘∘

Ama kendini arıyorsan, “zorunlu ihtiyaçları” bıraktın “gönüllü ihtiyaçlar” bölgesine girdin demektir…
Google seninle uğraşmaz, kalabalıklarla hizaya girip bir şeyler aramıyorsan unut onu…
∘∘∘

Bulsan bulsan bu yazıyı bulursun Google’da.
Bir de kimsenin pek takılmadığı, birkaç filozof…
Yaşamında “anlayıp – uygulama”ya başlayacaksın…
Hem zihinsel hem bedensel “anlayıp – uygulama” döngülerine bir girdin mi!
Makamını buluncaya dek sabredeceksin…
İçindeki sesin işaret ettiği “anlayıp – uygulama” alanını buluncaya dek…
Anladıkça yeni bir ruh halini bürünecek; yeni ruh halinde depoların yeni sevinçlerle dolacak; o sevinçle başka dünyalar edinecek, başka dünyalarda başka şeyler yapacak,  başka şeyler hiç tanışmadığın yepyeni sevinçlerle tanıştıracak seni…
Yeni anlamalardan yeni ruh hallerine uçacak, oralarda görmediğin dünyalar buluşacaksın…
Anlamaların tıkandı mı? Gidemiyor musun? Zihinsel oyunu bırakıp bedensel oyuna geçeceksin (spor yapacaksın)…
Her saatlik spor, cillop yeni sevinçlerle dolduracak seni; çakılıp patinaj yaptığın zihinsel arenaya geri döneceksin; yüksek sevinç dozlarıyla yaşam motorunu turboya çevirmiş olarak…
∘∘∘
          
Giriş o giriş!
Artık ne seni kimse çıkarabilir bu çevrimden (çoklukların içinde can sıkıntını dindirmeye debelendiğin eski dünyana geri götürebilir.)…
Ne de sen aklına getirirsin, durduk yerde seni bunalıma sokan, aynı kalıptan çıkmış insanların dünyasına geri dönmeyi.

∘∘∘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder