8 Şubat 2018 Perşembe

"Şimdi"nin Çılgın Güvercini




Doğayı anlayayım derken, “şimdi” uçup gitmiş elimden… Kafesini bulamayan sarhoş bir güvercin artık benim için. Çıkmaz sokakta ufuklarım kararıncaya dek gündemimi sokak belirliyordu. Hâl ve gidişimin rotasını gündelik hayatın oyuncularının bakışlarına göre ayarlıyordum.
“Şimdi”, hayatmış, yeni yeni öğreniyorum.
Geçmiş rüya, gelecek hayal… İlkinden çıkıp ikincisine girerken bekleme salonunda geçirdiklerim ise hayat.
Ne yaparsan, ne yaşarsan bekleme salonunda…
∘∘∘

Hâlâ doğa derdindeyim ben, inanır mısın?
Şimdi yoksa, yalnızca kaybettiklerimiz ve kazanacaklarımız var –rüyalarımız ve hayallerimiz… Bunu bile bile:
Şimdi yoksa sen yoksun.
∘∘∘

İki şeye kafayı taktım:
Bir, insan nasıl böyle bir takasa razı olur? Teknolojiye karşılık hayat… Cep telefonunu al, hayatını ver; cep telefonunu al, yaşamaktan vazgeç; cep telefonunu al köleliğe razı ol…
Sanki mecbur! Kendine gelse, yine alacağını alır yaşamını terketmez! Gönül rızasıyla teknolojik zincirleri takmış bileklerine!
İki, bilim –doğa bilimi- en güvenilir kurum, kabul ediyorum; ama niçin insan çevreyi öğrenmekten mest olur, Tanrı’nın sadece kendisi için dokuduğu kumaşı merak edip üstüne giymez?
Başka şeyleri coşkuyla ararken kendini unutur?
Bilinmiyor…
Geriye dönüp geçmişimi anlayayım istiyorum; yaptıklarımı nasıl yapar mışım, öğrenmek hakkım değil mi?
Belki abartıyorum, biliyorum çoğunun umurunda değil; olsun benim umurumda ya…
∘∘∘

Bana öyle geliyor ki –başkaları umursamasa bile- yalnızca sana yeten bir becerin yoksa ya da oluşma yoluna girmemişse “şimdi” güvercinini boş yere bekleme.
Bugün başla, tutkuyla bağlı olduğun bir ustalığı bir mahareti kazanma yolunda didinmeye... Güvencinin anında kafayı sana döndürecek, dönüş yoluna girecektir…
Aksi durumda zoraki eğlence saatlerinde zamanı tüketmeye devam…

∘∘∘


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder