Doğada
bilinen 4 kuvvet var:
Kütle
çekimi, elektromanyetik kuvvet, güçlü nükleer kuvvet, zayıf nükleer kuvvet…
Gündelik
hayatta son ikisini hissetmiyoruz.
∘∘∘
Bilim yukardakilerin dışındaki
kuvvetlerle ilgilenmiyor, örneğin hiçbiri birbirine benzemeyen insanların
yaşamlarını – kararlarını, davranışlarını ve mutlu olma düzeylerini- kapsama
alanı içine almıyor.
∘∘∘
Niçin alanını daraltıyor? Çünkü bu basitleştirmeyi yapmadan
işin içinden çıkamayacağını düşünüyor.
Sonunda ” insanla” bütünsel olarak değil, yalnızca onun vücuduyla ilgileniyor bilim…
Barınmak, beslenmek, giyinmek, korunmak, acılarını
dindirmek, kafan bozuksa rahatlatmak… gibi alanlarda bilime döner; işe yarar
şeyler bulursun…
Sağduyu gibi insan
vücudunun rahatına takmış; iş nasıl yaşamalıya gelir dayanırsa oralı bile
olmaz…
∘∘∘
Bu eksiğe ilk kafayı takan Danimarkalı Kierkegard (ö.1855)
olmuş sen demiş Hegel’e (ö. 1831), her biri apayrı tasarımlarla dünyaya düşen
bunca insanı görmezden geliyorsun.
Ardından arkası gelmiş: Nietzsche (ö.1900), Freud (ö. 1939),
Wittgenstein (ö. 1951), Heideger (ö.1976), Harold Bloom (d. 1930)…
∘∘∘
Hayat nasıl yaşarsan daha az yanlıştır? Milyon dolarlık soru
bu…
Bu yola girince yaşamın etkin kuvvetlerinin –doğadaki dört
temel kuvvete benzeterek- mizaç, sağduyu ve içduyu olduğunu söyleyebiliriz.
Sağduyunun çekim alanı içinde gözünü açarsın; yaradılışını
eğip bükerek sağduyuya uydurmaya zorlarsın…
Geçmişindeki olumsallıkları sağduyu gibi boyarken kırarsın,
dökersin, zorlarsın, ruhunu cendereye sokarsın…
Mizacını sağduyunun yoluna sokmuş, geçmişinle şimdini, acılar
içinde birbirinden koparmışsın…
Uyumsuzum, kaderime razı olmayım, türünden budalalıkların
kuyusuna düşmüşsün…
∘∘∘
Geçmişte içinden geçtiğin olumsallıkları sağduyunun
terimleriyle tanımlar kendine değil kopyana bakarak kendine hesap verirsin…
Olumsallıkların yerine değişmez gerçekler koyma çabası
içinde olmak yerine,
Onları kabul edip kendine göre tanımlamak, “geçmişte olan
şeyleri ‘onu böyle istedim’ diye yeniden dokumak”…
∘∘∘
“Mizaç-Sağduyu-İçduyu”
bermuda üçgeninde kimseye rahat yoktur; kurtuluş “mizaç-İçduyu” kenarında yaşamak ve sağduyunun çekiminden
kurtulmak...
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder