13 Ocak 2018 Cumartesi

Mizaç - Sağduyu - İçduyu (2)






Doğada bilinen 4 kuvvet var:

Kütle çekimi, elektromanyetik kuvvet, güçlü nükleer kuvvet, zayıf nükleer kuvvet…

Gündelik hayatta son ikisini hissetmiyoruz.
∘∘∘


Bilim yukardakilerin dışındaki kuvvetlerle ilgilenmiyor, örneğin hiçbiri birbirine benzemeyen insanların yaşamlarını – kararlarını, davranışlarını ve mutlu olma düzeylerini- kapsama alanı içine almıyor.
∘∘∘


   Niçin alanını daraltıyor? Çünkü bu basitleştirmeyi yapmadan işin içinden çıkamayacağını düşünüyor.

  Sonunda ” insanla” bütünsel olarak değil, yalnızca onun vücuduyla ilgileniyor bilim…

 Barınmak, beslenmek, giyinmek, korunmak, acılarını dindirmek, kafan bozuksa rahatlatmak… gibi alanlarda bilime döner; işe yarar şeyler bulursun…

  Sağduyu gibi insan vücudunun rahatına takmış; iş nasıl yaşamalıya gelir dayanırsa oralı bile olmaz…
∘∘∘


   Bu eksiğe ilk kafayı takan Danimarkalı Kierkegard (ö.1855) olmuş sen demiş Hegel’e (ö. 1831), her biri apayrı tasarımlarla dünyaya düşen bunca insanı görmezden geliyorsun.

   Ardından arkası gelmiş: Nietzsche (ö.1900), Freud (ö. 1939), Wittgenstein (ö. 1951), Heideger (ö.1976), Harold Bloom (d. 1930)…
∘∘∘

   Hayat nasıl yaşarsan daha az yanlıştır? Milyon dolarlık soru bu…

    Bu yola girince yaşamın etkin kuvvetlerinin –doğadaki dört temel kuvvete benzeterek- mizaç, sağduyu ve içduyu olduğunu söyleyebiliriz.

   Sağduyunun çekim alanı içinde gözünü açarsın; yaradılışını eğip bükerek sağduyuya uydurmaya zorlarsın…

   Geçmişindeki olumsallıkları sağduyu gibi boyarken kırarsın, dökersin, zorlarsın, ruhunu cendereye sokarsın…

  Mizacını sağduyunun yoluna sokmuş, geçmişinle şimdini, acılar içinde birbirinden koparmışsın…

 Uyumsuzum, kaderime razı olmayım, türünden budalalıkların kuyusuna düşmüşsün…
∘∘∘


 Geçmişte içinden geçtiğin olumsallıkları sağduyunun terimleriyle tanımlar kendine değil kopyana bakarak kendine hesap verirsin…
  
  Olumsallıkların yerine değişmez gerçekler koyma çabası içinde olmak yerine,

  Onları kabul edip kendine göre tanımlamak, “geçmişte olan şeyleri ‘onu böyle istedim’ diye yeniden dokumak”…
∘∘∘


 “Mizaç-Sağduyu-İçduyu” bermuda üçgeninde kimseye rahat yoktur; kurtuluş “mizaç-İçduyu” kenarında yaşamak ve sağduyunun çekiminden kurtulmak...
∘∘∘

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder