5 Ocak 2018 Cuma

Filozoflar Deli mi






Birisi diyor ki: Gördüklerinizin hepsi hikâye, hiçbirine inanmayın, hepsi gelip geçici, birer gölge, hiçbiri sahici değil!
Sahici olan, kimsenin bilmediği bir yerde; bizler mağaraya hapsolmuşuz, gördüklerimiz duvarlara yansıyan gölgelerden fazlası değil;
Dışardaki sahici şeylerin gölgesi…
∘∘∘


Diğeri saçma, diyor, bunların hepsi, idealist budalalıklar…
Gördüklerinizden fazlasını beklemeyin, realist olun ahmaklar; doğru… duyularımız zaman zaman bizi aldatır, ama aklımız niçin var, hangi durumlarda yanıldığımızı çıkarabiliriz, dağların ardında, bilinmez bir yerde değil gerçekler, hemen yanı başımızda…
∘∘∘


Kimisi, “doğruya” takmış kafayı; gerçek bizim dışımızda diye iddia ediyor, bize bağlı değil; bizim görevimiz onları bulmak, onları eksiksiz tanımlayan “cümleleri” kurabilmek…
Bizim keşfetmemizi bekleyen gerçekleri tıpa tıp anlatan sözlere “doğru diyoruz!
Hem de “objektif doğru”…
Yerlerine daha iyisi –doğrusu- bulununcaya dek herkes için geçerli olmayı sürdüren, “nesnel doğrular”…
∘∘∘


Öbürü parmak sallıyor, yanlış, doğrular dışımızda bizi beklemiyor, herke kendi söz dağarlarıyla, kendilerine has söylemleriyle sürekli arayıp duruyor…
Sonuçlar zamana ve tesadüflere bağlı…
Şanslı olan devrim yapıyor, bilimin yolunu ters yüz ediyor…
∘∘∘


Dünya benim rüyamdır, diyen var…
Bu savı, “sen kamyonun altında kal da öğrenirsin dünyanın kimin rüyası olduğunu, tabii uyanmaya zamanın kalırsa!” diye makaraya saran var…
Var da var…
∘∘∘


Peki ne oluyoruz, niçin böyle saçmalıyorlar göz göre göre?
Deli mi filozoflar?
Öyle olur olmaz adamlar da değil, kahvede okey sonrası vatan kurtarma yarışına giren…
Değil elbette!
Aramızdan çıkan en zeki, en akıllı, en eğitimli dâhiler…
Ne yapmaya çalışıyorlar dersiniz?
Gördüklerine, yaşadıklarına bir açıklama bulmanın peşindeler…
Dünyayı anlamanın…
Değer mi sizce?
∘∘∘

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder