Toplumun
parçası olmanın faydalarını kolayca sayarsınız.
Ya
bunların bedeli?
Ödediklerinizin
ayırdında mısınız?
∘∘∘
Belki
de bu bedel değil diyet.
Kan
parası.
Aldıklarının
karşılığı olarak kendini yaralıyorsun…
Yok
ediyorsun belki de…
∘∘∘
Başkaları
ne düşünüyor senin için, ne diyorlar senin için?
Kafanıza
üşüşen bu düşüncedir ödediğin bedel -ya da diyet hangisini uygun görürsen.
∘∘∘
Öylesine
saldırır ki bu sorular feleğini şaşırır ne yapacağına akılsır erdiremezsin…
Kimseyi
kafama takmam diyen dik kafalar için bile durum değişmez.
“Umurum
olmaz! Bana ne başkalarından!” diye diye gerinir durular; ama kendilerini bulamadan
yaşayıp gidiyorlardır, farkında değillerdir.
∘∘∘
Çare?
Çare
özgürleşmektir…
Ama özgürleşmek
zor zanaattir.
∘∘∘
Uzundur,
yorucudur, tadına varamazsan bıktırıcıdır…
Nasıl
bir şeydir herkesin dilinde dolaşan “özgür olmak” denen muamma?
Beynindeki
sinir bağlantıları arasında sıkışıp kalmış “yetenek ilmeklerini”, tek tek bulup
elmas ustası sabrıyla açmaya, kullanılır hale getirmeye çalışmanı gerektirir
çünkü…
İşin
garantisi de yoktur; yıllarca uğraşırsın, olmaz; “ne yazık ki kıymeti harbiyesi olan bir özel
yeteneğim bulunmuyor” der hayata küsersin…
Aslında
keşfettiğin, elması törpüleyecek sabrın olmadığıdır.
Sabırsızlığınızın
kaynağı, bana sorarsanız, “yetenek ilmekleri çözme” işinin önemine aklınızın
yatmamasıdır, bu bir…
İkincisi,
size enerji verecek, boşaldıkça enerji stoklarınızı yenileyecek, müzik,
edebiyat, şiir, sanat ve spor dostluğu geliştirememişsinizdir.
Goethe’nin
(ö. 1832) Faust’u gibi şeytana teslim olmuşsunuzdur farkında değilsinizdir.
Oyalanmaya
teslim olup iyi kötü canın sıkılmadan geçirmeye razı olmuşsundur kıymetli
ömrünü…
Şeytan,
gerçek becerilerinle tanışmadan, hoşça vakit geçirmekle yetinmekte yatar.
∘∘∘
Şeytana
teslim olduğun sürece, “başkaları ne diyecek?” sorusunun çengelinde kuruyup
kalırsın.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder