M.Ö.
7. Yüzyıldan bu yana para kullanılıyor. Anadolu’da Lidyalılar icat etmiş ilk
madeni sikkeyi.
Hayatın
cilvesine bakın; özgür yaşamın, size özgü hayatın kıvılcımı para’yla çakmaya
başlıyor…
∘∘∘
İnsan,
özgürlüğünü –zamanını kendine harcama lüksünü- para karşılığında üretim yaparak
satın almıştır.
Ondan
önce nasıl özgür olurdunuz? Ölümü pahasına güç kullanmaya cüret ederek…
Ya
ölür ya özgür olurdunuz…
Çoklukla
ölmeyi göze alarak…
∘∘∘
Bugün
ölmenize gerek yok…
Önce
para kazanıyor ardından intihar ediyorsunuz...(!)
Felsefenizi
içinize sindirerek, usul usul, kendi isteğinizle, aklınızın sesine uyduğunuzu
sanarak…
Tüketimin
mutluluk sandığınız cılız vakit geçirme alevlerinden her gün yeni bir tane
ateşleyerek ruhunuzu boğazlıyorsunuz…
∘∘∘
Özgürlüğünüzü
satın almıyor küresel dünyada para;
Başarılıysanız,
sıradan ilişkilerden damıttığınız ucuz rekabet galibiyetleriyle oyalanarak zamanın
ayak seslerini perdeliyorsunuz…
Gerçeğini
bilmediğiniz ya da unuttuğunuz için çapaçulluğun içinde zamanı unutmayı ‘mutluluk’
sanıyorsunuz.
Başaramazsanız zaten köleleşiyorsunuz!
Anlayacağınız
”kırk satır mı kırk satır mı” çıkmazı…
∘∘∘
Yeni
küresel dünyada kendinizi bırakırsanız başarsanız da yok olsanız da sonuç
değişmiyor:
Özgür
olabilmek uğruna para ararken dağılıyor şaşkına dönüyorsunuz.
Sihirli
söz: Kendinize mukayyet olmak –gözetmek, kapılıp gitmemek, sahip olmak.
∘∘∘
Özgür
edeni dosttur paranın…
Zamanı
unutmak hoş; ama kendi dünyanda mest olmuş dolaşırsan…
Ayak
seslerini parayla savuşturmaya çalışırsan kafanda çınlamayı sürdürecektir zaman…
Kendine
rağmen yaşadığını kulağına fısıldayarak:
“Yanlış
yaşıyorsun, kendine gel!”
∘∘∘
Para
dünyalar kuramaz, özgürlüğünü satın alır iyi yönlendirirsen...
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder