Bir
yanda iç sesimiz diğer yanda zamanın ruhu…
Ortada
çırpınıp dururuz…
∘∘∘
Toplum
dediğimiz denizin içinde yüzer buluruz kendimizi…
Kafamızı
su üstünde tutmaya çalışırken…
İçine
fırlatıldığımız değerler koyunda bir o yana bir öbür yana kulaç atar, iç
sesimizle zamanın ruhunun olabildiğince örtüştüğü durgun bölgeler ararız.
Derdimiz,
bir yandan yüzmeyi sürdürmek diğer yandan kendi sesimizi duyabilmektir…
Yaşamımızdaki
büyük uzlaşıdır bu;
Büyük
ehven-i şer (kötünün iyisi), belki de kötülerin kötüsü…
∘∘∘
Kafaya
takmanın heyecanlı episodları bu uzlaşı sürecinin labirentinde yaşanır:
Kulaç
salladığın sularının kulağına fısıldadığı değerleri mi bayraklaştıracaksın
kısacık ömründe, iç sesinin ardına mı düşeceksin?
Hayatında
ödeyeceğimiz en büyük diyetin pazarlığını yaptığımız aklımızın ucuna bile gelmeyecek.
Arka
planda çalan “Elle gelen düğün bayram,” türküsü eşliğinde, sağduyunun da omuz
vermesiyle, belki de hayatımızı üç kuruşa feda edeceğiz…
∘∘∘
Yanıtını
aradığımız sorular, sorular…
Arzu
yaktığımız tepeler, tepeler…
“Ne
yapacağız?” “Nasıl yaşayacağız?”
Biliyoruz
(!): Kendimizi değil başkalarını geride bırakacağız!
Kendimizden
değil başkalarından daha iyi olacağız!
Ve
bu oyunu yolculuğun en başı dumanlı yamaçlarında başlatacağız…
Şansını
aklın başında denesen olmuyor; senaryo böyle, kurguyla oynanmıyor…
Yolculuk
dediğin mutlaka kederli oluyor.
∘∘∘
İçindeki
ses boğuluyor, zamanın ruhunun eline oyuncak düşüyor…
∘∘∘
Tek
atımlık mermi kalmıştır tüfeğimizde: Ne denli geç kalmışsak kalalım yeniden
başlamak…
Aklımızı
toplayınca…
İçimizdeki
sesi zamanın zırvalarından ayırınca…
∘∘∘
“Acaba insan ne istemeli?
Sakin kalmak mıdır en iyisi?
Bir yere sarılmak mıdır en güvenlisi?
Kendini akıntıya bırakmak mıdır en
ehveni?
Bir kulübecik mi yapmalı insan kendine?
Yoksa tepesine bir çadır mı dikmeli?
Kayalara mı güvenmelidir sırt çevirip
hepsine?
En sağlam kayalar bile sarsılır
depremde.
Yoktur herkes için uygun olanı!
Herkes kendi yolunu bulmalı,
Herkes çatısını kendi çatmalı,
Ve duran düşmemeye bakmalı.”[1]
∘∘∘
[1] Goethe (ö. 1832), Alman şair, “Yarat
Ey Sanatçı”, çeviren Ahmet Cemal, “beherzigung” yüreklendirme, adlı şiir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder