Lise
yıllarınızı anımsayın, aşağıdaki sorunun kuyruğunda içinden çıkılmaz
belirsizliklere mutlaka dalmışsınızdır:
“Matematik hayatta ne işimize yarar?”
Sınıfınızdan
biri hocanıza sormuştur…
Seslendiren
çıkmadıysa, aklınızın çengelinde asılı, cevapsız kalmış, kafanızın
hurdalığında küllenip gitmiştir…
Bu
şeyleri ne diye kafamıza sokmaya çalışıyorlar –matematik, felsefe, mantık gibi
şeyleri?
(Liselerin
şimdi felsefesiz ve mantıksız olduğunu okuyorum…)
∘∘∘
Matematik
alışverişlere hız katmanın ötesinde düşüncenin mantığına can verir.
Düşüncenin
düşünmekten korkmayanı, felsefedir.
Romalı
şair Horatius’un (ö. i.ö. 27) sözüdür: Sapere aude –bilmeye cesaret et…
Ardından
Alman filozof Kant (ö. 1804) aydınlanmanın en kısa tanımı olarak meşhur
etmiştir bu sözü:
Sapere aude: Düşünecek
kadar cesur ol…
Felsefeden
korkma…
∘∘∘
Felsefe
ne işe yarar, düşünmek ne işe yarar şeklinde anlaşılmalıdır.
Çocukluktan
çıkmanın, itaat etmekten kurtulup kendi dünyanda özgür olmanın ilk – ve de
olmazsa olmaz- adımıdır düşünme.
∘∘∘
Öyle
zamanlar vardır ki düşünmezseniz sürüklenirsiniz…
Örneğin;
yaşadığınız ekonomi krize girdi, iyi kötü biraz birikiminiz var, ne
yapacaksınız?
Uzmanlara
sorun diyecekler;
Boşunadır…
Bir,
ekonomi bildiğimiz gibi dediğim dedik bir bilim değildir;
İki,
bu nedenle, hiçbir uzmanın her bedene uygun reçetesi olamaz…
Var
diyen şarlatandır.
İşte
böyle zamanlar söz dinleyerek yaşanmaz; uzmanlara gözü kapalı itaat bilinmez rüzgârların insafına teslim eder kaderinizi…
Hedefsiz, pusulasız...
Beni
benden başka canı gönülden kim düşünecek, mi diyorsun?
Aklım
kaderime biraz olsun yön versin, mi istiyorsun?
İşte
o zaman -itaat etmeden- düşünmeyi öğrenmek zorundasın…
∘∘∘
Zurnanın
zırt dediği, felsefenin büyük resmin içine kafasını soktuğu yer burasıdır.
Az
çok felsefeye bulaşmadan, hayatta sağlam bilgi olmadığı yolunda sana özel bir
sezgi geliştirmeden, önündeki yol ileride kararıyor mu, aydınlanıyor mu, kestiremezsin…
Başka uzmanlar benden iyi bilmez mi?
Hayır
bilemez; senin beklentini, hayattan istediğini, riske karşı tutumunu kim
bilecek.
Senin
en kötü tahminin, uzmanların yaptığı her bedene uygun tavsiyelerden daha az
hatalıdır…
İnanması
kolay değil; ama geçerli…
Uzmana
gideceksen teknik ayrıntı soracaksın:
“Ne
yapayım?” demeyeceksin…
Ben geleceği
iyi –veya kötü- görüyorum, ne yapmam gerekiyor? diyeceksin…
Kimse
senin geleceğini –yolunu- senden iyi göremez…
∘∘∘
Bir
tek koşulu var bu işin: biraz olsun felsefeye bulaşacaksın…
Hayatını
yanlış yaşıyor olabileceğin konusunda asla doyuramadığın kuşkuların olacak…
Felsefenin
–ve de matematiğin- ne işe yaradığı sorusunun kafandaki yanıtını doğrulayan deneyimleri
ardı ardına yaşadığını görüyor olacaksın…
Kolay
sanılan yolların diyeti taşıyamayacağın kadar ağır olabilir.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder