6 Eylül 2018 Perşembe

Krizde Uzmanlara İtaat Ederek Yolunu Bulamazsın



Lise yıllarınızı anımsayın, aşağıdaki sorunun kuyruğunda içinden çıkılmaz belirsizliklere mutlaka dalmışsınızdır:
 “Matematik hayatta ne işimize yarar?”
Sınıfınızdan biri hocanıza sormuştur…
Seslendiren çıkmadıysa, aklınızın çengelinde asılı, cevapsız kalmış, kafanızın hurdalığında küllenip gitmiştir…
Bu şeyleri ne diye kafamıza sokmaya çalışıyorlar –matematik, felsefe, mantık gibi şeyleri?
(Liselerin şimdi felsefesiz ve mantıksız olduğunu okuyorum…)
∘∘∘

Matematik alışverişlere hız katmanın ötesinde düşüncenin mantığına can verir.
Düşüncenin düşünmekten korkmayanı, felsefedir.
Romalı şair Horatius’un (ö. i.ö. 27)  sözüdür: Sapere aude –bilmeye cesaret et…
Ardından Alman filozof Kant (ö. 1804) aydınlanmanın en kısa tanımı olarak meşhur etmiştir bu sözü:
Sapere aude: Düşünecek kadar cesur ol…
Felsefeden korkma…
∘∘∘

Felsefe ne işe yarar, düşünmek ne işe yarar şeklinde anlaşılmalıdır.
Çocukluktan çıkmanın, itaat etmekten kurtulup kendi dünyanda özgür olmanın ilk – ve de olmazsa olmaz- adımıdır düşünme.
∘∘∘

Öyle zamanlar vardır ki düşünmezseniz sürüklenirsiniz…
Örneğin; yaşadığınız ekonomi krize girdi, iyi kötü biraz birikiminiz var, ne yapacaksınız?
Uzmanlara sorun diyecekler;
Boşunadır…
Bir, ekonomi bildiğimiz gibi dediğim dedik bir bilim değildir;
İki, bu nedenle, hiçbir uzmanın her bedene uygun reçetesi olamaz…
Var diyen şarlatandır.
İşte böyle zamanlar söz dinleyerek yaşanmaz; uzmanlara gözü kapalı itaat bilinmez rüzgârların insafına teslim eder kaderinizi…
Hedefsiz, pusulasız...
Beni benden başka canı gönülden kim düşünecek, mi diyorsun?
Aklım kaderime biraz olsun yön versin, mi istiyorsun?
İşte o zaman -itaat etmeden- düşünmeyi öğrenmek zorundasın…
∘∘∘

Zurnanın zırt dediği, felsefenin büyük resmin içine kafasını soktuğu yer burasıdır.
Az çok felsefeye bulaşmadan, hayatta sağlam bilgi olmadığı yolunda sana özel bir sezgi geliştirmeden, önündeki yol ileride kararıyor mu, aydınlanıyor mu, kestiremezsin…
Başka uzmanlar benden iyi bilmez mi?
Hayır bilemez; senin beklentini, hayattan istediğini, riske karşı tutumunu kim bilecek.
Senin en kötü tahminin, uzmanların yaptığı her bedene uygun tavsiyelerden daha az hatalıdır…
İnanması kolay değil; ama geçerli…
Uzmana gideceksen teknik ayrıntı soracaksın:
“Ne yapayım?” demeyeceksin…
Ben geleceği iyi –veya kötü- görüyorum, ne yapmam gerekiyor? diyeceksin…
Kimse senin geleceğini –yolunu- senden iyi göremez…
∘∘∘

Bir tek koşulu var bu işin: biraz olsun felsefeye bulaşacaksın…
Hayatını yanlış yaşıyor olabileceğin konusunda asla doyuramadığın kuşkuların olacak…
Felsefenin –ve de matematiğin- ne işe yaradığı sorusunun kafandaki yanıtını doğrulayan deneyimleri ardı ardına yaşadığını görüyor olacaksın…
Kolay sanılan yolların diyeti taşıyamayacağın kadar ağır olabilir.
∘∘∘

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder